Katkıda bulunanlar

16 Mart 2006 Perşembe

İçimizdeki Deniz

Ölüm… Hissettiğimiz hayat, sonunda bizi bırakacak… Hayat bambaşka bir şeydir. Bazen uçup gidiyorum, dünyayı geziyorum… Okyanusların dibine daldığım anlarım oluyor, bir kuşun kanat çırpışını hissediyorum ve onu hayranlıkla izliyorum. Sabah kalkıyorsun, bir yeni umutla başlıyor, yeni şeyler deniyorsun. Kendin yapabiliyorsun. Bir ressam resimlerinin; bakışıyla aydınlanır, boyalarıyla bürümesiyle eserlerini ortaya koyar. Sonuçta başarmak için çabalar…

Bende ayaklanmak, coşturmak, dalmak ve o heyecanı yaşamak istiyorum sevgili okyanus… Kendine bak orada oturuyorsun. Kendine bak ve bir de bana bak nereye sürükleniyoruz. Dalgalarla nereye sürükleniyoruz. Bu sevgi bizimle nasıl sürüklenecek!...

‘’ Ben onurlu bir biçimde sevgimi sürdürmek, sürüklemek istiyorum.’’

Aşk bir dürtüdür, mantığa vuramazsın. Yaşama gücü verip, geri alınamaz! Çıkmaz bir sokağa dayanamam! En saf haliyle paylaşılan aşkım olmalı… Neden ölmek istiyorum? Neden herkes gibi değilim… Hissedemiyorum. Ayaklarım, ellerim tutmuyor, sessizce olduğum yerde çakılıyorum. UMUTSUZUM…

Beni gerçekten sevecek insan, ölmeme yardım eder. Nasıl yardım istediğimi biliyor musun?

Benim gidişimden önce doğduysan yaşam, sakın bana kin duyma kin kötü bir şeydir. Hayatta sakın unutma!

Bunu iyice düşün! Kimse seni zorlayamaz. Sesim git, git sesim gidebildiğin yere iyi yolculuklar sesim…

Ölümden sonra hayat vardır. Tıpkı doğumdan önceki gibi ve bir büyük işaret istiyorum. Rüyanda hisset, her şey için teşekkürler… Tüm kalbimle onurlu sevgime…!

En değerli bedenimden vazgeçeceğim,
Geriye bakıp zamanı gözden geçirirsem
Belki de mutluyum ve bazen mutsuzdu
Vicdan benim vicdanım…

Denize açılmak ve ruhumun sessizce geçmesi, daha derine, derine inmek istedim ben hep ölümü düşündüm. İki ruhun okyanusta buluşması, dudakların, saçların kenetlenmiş bedenime derine dalıyorum sessizce…

Senin kim olduğun için değil! Seninleyken kim olduğumu anladığım için seviyorum.

(Gerçek hayatta yatağa bağlı kalmış bir hastanın duygularıdır. Eşine daha fazla yük olmak istemediği için ölmek istemektedir ve kendi isteği ile çok fazla narkoz verilerek ölümü seçmiştir.)

13 Mart 2006 Pazartesi

Ben Ve Gecelerim Hep Seveceğiz Seni

Ben Ve Gecelerim Hep Seveceğiz Seni
Daha kaç geceler böyle sessiz, böyle sensiz yaşayacağım? Bilmiyorsun ki ey yar, beni ne çok mahvediyor uzaklığın, ne çok bölüyor kalbimi kalbin…


Bir gece daha başlıyor… Önümde upuzun yaşayacağım bir gecem, bir karanlığım daha var. Saatlere, saniyeler gireceğin; damarımdaki kanıma kadar işleyeceğin bir gecem daha başlıyor... Bir gecem, bir sevdam daha başlıyor ama yazık ki gözyaşlarıma giren olmayacaksın yinede.

Beni artık acılarımla baş başa bıraktı ağlamalarım. Gözyaşlarım bile artık beni terk etti. Sen geldiğinden, sen olduğundan beri tüm her şey beni terk etti. Ben de tükettim onları zaten. Evet artık geceleri uyuyamıyorum. Karanlıklar başlar başlamaz başlıyor kalbimin ağlamaları. Önceleri onları dinlemeye, onlara ses vermeye çalışıyordum. Fark etmiyormuşum gibi davranıyordum. Sırf o karanlık geceyle yüz yüze gelmemek için.

Biliyordum o yalnızlığı yaşamam gerekiyordu. Bir insan arıyordum yanımda, geceyi bana unutturacak.

Onun iyi, güzel ve çirkin olması da önem taşımıyordu. Yeter ki olsun yanımda. Olsun ki gece üzerime üzerime gelmesin. Yanımda birini görüp vazgeçsin benden. Veya yanımda birileri olsunda unutayım istiyordum SENİ. Biliyordum ki geceyle yüz yüze kaldığım zaman Sevda dışında bir şey olmayacaktım. Sonra, sonra bu dönemde kayboldu. Yalnızlığı arayan, yalnızlığa özlem duyan oldum. O karanlık gecelerin ıssızlığına gömülmekten kaçamaz oldum. Çünkü onlar da seni buluyordum. Çünkü bana gündüzlerin veremediğini veriyordu geceler SENİ…

Gündüzleri yoktun, aydınlarda yanımda yürüyen değildin. Ama geceleri öyle midi? Geceleri yüreğimde yürüyordun ve ben adımlarında yaşayandım. Artık uyuyamıyorum. Hem de hiç mi hiç ne kadar çabalasam da olmuyor. Bir garip ağırlıkla kah seni bekleyerek kah gelmeyeceğinden emin olarak geçiriyordum saatleri.

Seni yaşıyordum. Geceler de yüz yüze kalıyorduk seninle. Gece vefalı, fedakâr anne gibi kucağına alıyor beni sabaha kadar götürüyordu. Zaman akıyor muydu, geçiyor muydu bilen değilim. Hiçbir zaman da bilen olmadım. Bu yaralarla, bu kanıma işleyen aşk yangınlarıyla sabaha nasıl kül olmadan varabiliyordum? Bilmiyorum gerçekten. Yanmaktan ateş olduğum bu gecelerde beni tüketmeyen neydi? Sevgin mi? Beni evirip çevirip kora getiren söndürmeyen neydi? Bağrımdaki yangından neden yok olmuyordum? Beni sabaha vardıran geceler miydi yoksa?

Geceler benim gecelerim… Senin gecelerin… Seni yaşadığım geceler. Gönlümde bir derin yarasın sen! Bu gecelerde de çok şey istedim bir şeyler yapabilmeyi. Elime çoğu kez kalem kağıt alıp seni yazmayı istedim. Olmadı ama. Kalbim seninle öylesine doluydu ki her hareketim sönük kalıyordu. Ben çaresizliğe kapılıp gidiyordum. Ne yaptığımı bilmiyordum. Saatlerce, saatlerce oturup seni düşünüyordum. Kalbimde bastırmaya çalıştığım duygularıma ilk olarak geceleri yaşama hakkı veriyordum. Herkesten gizlemeye çalıştığım o korları gecelere çıkartıyordum sanki. Gecelerden saklamıyordum hiç bir şeyi. Gecelerle paylaşıyordum ve geceler sarıyordu beni. Beni alıp sensizliğin okyanusunda boğmuyordu. Beni sensizliğin zirvesinde, en uç noktasında aşkın sonsuzluğuna götürüyordu.

Artık bu geceleri sevmeye başlıyorum. Bana seni getiren geceler… Benim gecelerim onlar… Benim senlerim benim yalnızlıklarım, benim aşklarım diyebildiğim gecelerim. Evet, artık uyuyamayan, ağlayamayan gözlerime ağlamıyorum. Gecelerimi de feda ediyorum sana. Gündüzlerde söyleyemediklerimi gecelerde haykırıyorum. Ve uçsuz bucaksız seviyorum seviyorum SEVİYORUM.

Artık uyuyamıyorum, evet. Uykular haram oldu bana senden sonra. Hem nasıl uyuyabilirim ki? Gözlerin var artık gecelerimde, senin gözlerin senin karanlık gözlerin… Hiç görmediğim gözlerin… Sanıyorum ki artık sana yalnız ben değil, geceler de vurgun! Beni böylesine koynuna alışı, karanlığında bunca aydınlatması neden? Evet, sen, senin sevginde olmalı ki senin karanlık gecelerin olmalı ki, geceler de seni sevdi. Öyle ki sana ihanet edip de seni yaşıyormuşçasına uyumaya, gözlerimi yummaya çalıştığım zaman hemen giriveriyorlar içime ve seni getiriyorlar bana. Gözlerimi öyle bir açıyorlar ki bir daha kapayamıyorum bile…

Ve ağlayabilmeyi diliyorum bazı geceler. Bunu gecelerden sonsuza diliyorum. Ağlasam, doyasıya hıçkırırcasına ağlasam belki seni bir parçacık olsa unutur ve kendi içime gömülür birazcık gözlerimi yumabilirim diye düşünüyorum. Sabahları uykuda yakalayan olmaktan çıkıp, sabahları uykuda bulunan olmak istiyorum. Bunun için istiyorum ağlayabilmeyi. Sana olan özlemimi, içimde bir dağ kadar ululaşmış hasretini belki bir parça dindirebilirim diye düşünüyorum. Belki seni birazcık gömebilirim de yüreğime, rahatlarım diye umuyorum olmuyor.

Ağlamaya çalışıyorum, ağlamalarım bana isyanlar ediyor. Geceler bana bu istediğimi vermiyor. Ne zaman ağlasam yalnızca ve yalnızca bir iki gözyaşı olup kalıyorsun gözlerimde. Gözlerimde donan birkaç damla yaş oluyorsun, o yaşları da sarıyor geceler. O yaşlarla birlikte alıyor yanına geceler beni… Geceler unutmamı istemiyor seni, geceler bana ihanet ediyor. Geceler senden yana sevdiğim, geceler seni yaşamamı istiyor. Sözümü dinlemiyor…

Güneşi özlediğim oluyor arada bir. Yeter diyorum bunca yıldızla arkadaş olduğum. Seni unutup da yıldızları gördüğüm anlar olursa tabii. Ben böyle gördükleri zaman anlamıyorlar insanlar. Nasıl böyle saatlerce kalabildiğimi sorup duruyorlar. Böyle tüm dünya uyku içindeyken benim nasıl karanlığın içinde bakışlarımı dayattığımın sırrını anlamıyorlar. Ve onlar bilemiyorlar ki içim bir kordur. Tüm dünya, tüm tabiat susmalarda ve uykulardadır belki ama benim yüreğimde gizlenmektedir tüm dünya… Ben içime tüm insanları… Tüm milyarları almışım. Farkında değiller. Herkesi ve her şeyleri sığdırmışım içime. Bir sen sığmıyorsun, bir seni sığdıramıyorum kalbime, bilmiyorlar… Ve senin uzaklığın, senin gece kadar olan uzaklığın… Bana öyle uzak öyle yabancısın ki sevdiğim, seni senden istemeye korkuyorum. Geceleri bu yüzden seviyorum. Seni sevmeme engel olmuyor, seni bana getiriyor… Ve seni gecenin karanlığında buluşumdandır seni gündüzleri istemeyişim. Evet, sevdiğim bana her şeyden ve herkesten uzaktasın. Herkesin yaşamına giriyor, her şeyi paylaşıyorsun insanlarla… Ama bana gelmiyorsun. Ama sitem bile etmiyorum… Sana söyleyecek söz bulamıyorum. Söyleyecek bir şeyler arasam ve bulsam biliyorum geceler alır onu elimden, dilimden de. Sana söyleyeceklerimin hesabını yapsam sabahlar buna izin vermez. Ve ben seni yaşıyorum. Olsa olsa sana BU SEVGİYİ YAŞA diyebilirim. Gel birlikte yaşayalım demeye dilim varmaz. Geceler bunu bırakmaz yanına. Kaybettiğim değilsin. Ben seni hiç yitirmedim. Çünkü içimde taşıdığımdın hep. Benden bir parça oldun sen. Ben kendimi yitirmediğim sürece sen de kaybolmayacaksın. Anlamadın ki yine beni, seni nasıl unutabilirdim.

Evet, seni anlamakla, seni yaşamakla, seni sevmekle geçirdiğim bu gecelerde, sabahladığım bu gecelerde, benden çok uzaklarda bulunan sana uykularında bir rahatlık veriyorsa sevdam, ne mutlu bana. Gecelerim… Sarın yaralarımı geceler demiş bir şair… Beni bu geceler mahvetti desem haksızlık mı ederim onlara. Beni sen mahvettin desem yalan olur bu. Ama beni bu geceler, geceleri de bana musallat eden sensin. Senin sevdanla başladı gecelere sevda yazmam. Sevda masalı okumam bundandı. Ben bu gecelerde tüm karanlıkları dağıtabilirim. Bana hüzünlerini, bana acılarını ver sevdiğim. Ver ki senin acılarını da ortak edeyim gecelerime. Ver ki gecelerle kavgalı olayım. Şimdi seni getirdikleri için onlara ses bile çıkarmıyorum. Sen yaşadığımsın, yaşatanımsın. Sevdamsın sen… Belki ben anlatamıyorum ama geceler bu sevdaya şahittir. Çünkü artık onlarda bu aşka ortak oldular. Belki benden bile çok seviyorlar seni. Ben seni hiç mi hiç gözlerimle bitirmek istemedim. Belki de dediğin gibi “ Kimsenin gücü yetmez.” Bunu bitirmeye. Ve gecelerin içinde, gecelerle birlikte hep sevdim seni… Ve HEP SEVECEĞİM. Bitmedi. Bitmezsin de…

Ne kadar birlikte olamayacağımızı bilsem de Ben ve Gecelerim Hep Seveceğiz SENİ…