Katkıda bulunanlar

30 Nisan 2011 Cumartesi

NASA Mars robotu - Spirit




Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) Mars'a sadece 3 aylığına gönderdiği tekerlekli robotlardan Spirit, Kızıl Gezegen'de 7. yılını doldurdu.

Fox News'e göre, golf arabası boyutlarındaki robotlardan 4 Ocakta Mars'a inen Spirit, 1,5 yıl önce saplandığı kumluk arazide mahsur bulunurken, 25 Ocakta Kızıl Gezegen'e inen ikizi Opportunity, dev Endeavour kraterinde hala çalışmaya ve gözlem yapmaya devam ediyor.

Mars'ın geçmişteki su faaliyetiyle ilgili kanıt bulmak üzere gönderilen ve "kullanım süreleri" çoktan biten robotlardan, Spirit kuma saplanmasının ardından mart ayında da Dünya ile iletişimi kesti.

Ancak Mars'ın robot programı yöneticileri, "gözü pek" Spirit'in birkaç ay sonra uyanabileceğini düşünüyorlar.

Mars yüzeyinde yaklaşık 2 bin 500 gün geçiren iki robot da Kızıl Gezegen'in bir zamanlar sulu, sıcak bir yer olduğuna dair birçok kanıt bularak bilimadamlarının bu gezegenle ilgili anlayışlarında köklü değişiklikler sağladı.

Spirit ve Opportunity, ayrıca yeni teknolojileri deneyerek ve nelerin mümkün olduğunu ortaya koyarak ilerideki robot programları için önemli birer yol gösterici oldu.

24 Nisan 2011 Pazar

Kalbimiz kendi içimizdeki ve dışarıdaki tüm zıtlıkları birleştirebilecek, bizi varolan herşeyle bütünlüğe kavuşturabilecek ilahi mabed...




Bizim gülümüz kalbimiz... Kalbimizin kapısı sevgiye açıldığında, Aşk'ın ışığı ile uyanırız, aydınlanırız ve etrafımıza ışık saçarız...

Güneşin çiçeği gül ondan aldığı ışıkla etrafına güzellik, zevk ve haz verir. Gülün hiçbirşey yapmasına gerek yok; o sadece vakti geldiğinde açar. Gül birileri beni sevsin, güzel bulsun diye çaba harcamaz, etrafında başka birşey olsa da olmasa da açar; kokusunu, güzelliğini paylaşır. Bizim gülümüz kalbimiz, ruhumuzun yuvası. Kalbimizin kapısı sevgiye açıldığında, Aşk'ın ışığı ile uyanırız, aydınlanırız ve etrafımıza ışık saçarız. Kalbimiz kendi içimizdeki ve dışarıdaki tüm zıtlıkları birleştirebilecek, bizi varolan herşeyle bütünlüğe kavuşturabilecek ilahi mabed...

Gül bize ilahi yaşam kaynağının sırrının aşk ve güzellik olduğunu fısıldar.

Güzelliğin aşkı doğurduğunu ve aşkın 'bir' leştirici özelliğini anlatır. İnsan kalbi din,dil, ırk ayırmadan güzelliği hissedebilen tek organ. O bizi önce kendi özümüzde ve herşeyin özündeki güzeli görmeye ve güzel olmaya davet eder. Taç yapraklarının kat kat açılması kalbimizin sevginin ışığına açılmasını, özdeki cevheri, yani bizi ve herşeyi yaratan ve seven tanrıyı kalbimizde keşfetmemizi anlatır. Tüm zıtlıkları özdeki sevginin ateşinde eritebileceğimizi ve böylece başımıza gelen en negatif şeyleri bile sevgi ile pozitife döndürebileceğimizi fısıldar gül. Güzel-çirkin, iyi-kötü diye ayırmadan sevebildiğimizde varolan herşeyle 'bir'leşebiliriz ve bir gül, bir güneş oluruz. İslam'da gül çiçeğinin Hz Muhammed'le birleştirilmesinin sebebi de budur. Işık aydınlanmayı sembolize eder; aşk'ın ışığı ise kalbimizi aydınlatarak en imkansız hayallerimizi bile hayata geçirecek yaratıcı güce kavuşabileceğimizi anlatır. Kalbin en büyük yeteneği ve gücü sevebilmektir; çünkü ancak gerçekten sevdiğimizde başka bir şeyle 'bir'leşebiliriz ve sadece sevdiğimiz için herşeyi yapabilecek güce kavuşuruz. İşte gül hayatın amacının ve yolunun 'aşk' olduğunu söyler. Gezegenlerin güneşin etrafında döndüğü gibi bizde kalbimize merkezlendiğimizde sonsuz uyumla bu döngünün parçası oluruz, ve her an daha da güçleniriz ve güzelleşiriz.

Gül ve yeniden doğuş... Gül kalbimizi tüm acılardan sevgi ile arındırır, yeniler, şifalandırır.

Acınız, anlayışınızı saklayan kabuğun kırılışıdır. Nasıl bir meyvenin çekirdeği, kalbi Güneş'i görebilsin diye kabuğunu kırmak zorundaysa, siz de acıyı bilmelisiniz. Ve eğer kalbinizi, yaşamınızın günlük mucizelerini hayranlıkla izlemek üzere açarsanız, acınızın, neşenizden hiç de daha az harikulade olmadığını göreceksiniz ...''
Halil Cibran

Kalbimizde hissettiğimiz güzellik duygusu bize yaşamda olduğumuzu hissettirir. Gül kalbimizi aşk'la arındırmaya ve merhametle şifalandırmaya davet eder. Bizi her nefesimizde hayatta olmanın coşkusuna çağırır. Sadece yaşamak değil, yaşamda olmanın coşkusunu hissettiğimiz, kalbimizin atışını duyduğumuz anlar önemlidir. Gülün güzelliği sevginin ebediyetini ve şifasını anlatır. Gül fiziksel olarak kaybettiğimiz kişinin ebediyen ona olan sevgimizle kalbimizde yaşayacağını anlatır. Cenazelerde kalbi kayıp acısı ile sızlayanlara sevenleri güller sunarak tüm üzüntülere rağmen yaşamda olmanın güzelliğini hatırlatır.

Fiziksel gücümüzün farkına varmak için dışarıdan bir ağırlık veya zorlama gerekir. Kaslarımız acıyarak güçlenir. Hayat yolculuğumuzda karşımıza çıkan acılar, sıkıntılar ve kayıplar kalbimizi güçlendirir. Kalbimiz her zorlukta bir kat daha açılır, güçlenir ve merkezimizdeki ışığa biraz daha yaklaşmış oluruz. Kendimizi ve dolayısı ile dünyayı şifalandırmanın, her acıda yeniden doğabilmenin tek yolu yok olana değil var olana odaklanmak. Varolan güzellik içimizdeki sonsuz yaratıcı gücü harekete geçirecek. Göremiyorsak kalbimizin gözü kapalı demektir. İçimizden kızmak, yargılamak geçse bile kendi nefsimize sahip çıkarak varolana sevgi ile odaklanmak bizi yumuşatır ve kendi merkezimizde tutar. Varolanı görebilmek için bizim gözlerimiz gerekli. Biz yoksak zaten hiçbirşey de yok. Kalbimizde keşfedeceğimiz ışık ve cevher kendi dünyamızı ve tüm dünyayı aydınlatabilecek bir güçte. Aynı dünyanın merkezindeki mağma,ya da güneş sisteminin merkezindeki güneşin ısısı ile hayat vermesi gibi bizim kalbimiz de sevgiyle ısındıkça tüm evrene hayat verme kapasitesine sahip. Bir müzisyenin dinleyicilerine, bir yazarın okuyucularına yaşattığı haz gibi...

En güçlü metal altındır. Bakır, demir gibi değersiz metallerin altına dönmesi simyayı simgeler. Kalbimizin güçlenmesi sürekli ışık saçan ve hiçbir şeyden negatif etkilenmeyen altın bir kalp yaratır . Böyle bir bilinç açılımında her durumda var olan mükemmelliğin hazzını yaşarız. Duygularımızın, durumların esiri olmadan, uyarılara tepki vermeden onların üzerindeki benliğimizle onlara hakim bir hale geçeriz. Bu açılımı hayata geçirebilen kişi hem bedenen hemde ruhsal olarak bir uyanış yaşar; kendi bedenini ve yaşamının farklı alanlarını kolaylıkla yenileyebilir.

Altın kalpli bir kişi ilhamını, hayalini kendi gücüyle hayata geçirebilir. Zorlukları yargılamadığı için her an hayatta kolaylıkla ilerleyebilir.

Gül kadındır, aşk kadındır. Kadın yaratandır. Kadın sonsuz şefkat, merhamet, yaratıcılık , ebediyet kaynağıdır.

Beyaz gül masumiyet, kırmızı gül şehvet... Altın GüL simya - zıtlıkları içimizde eritmek, onlarla birleşebilmek, sonsuz yaratıcılık ve mükemmeliyete ulaşılması...

Evrendeki eril ve dişi gücün birleşerek meyvalar vermeleri hayattaki sonsuz döngüyü anlatır. Kuşlar, çiçekler, yaşayan tüm canlılar birleşir... ancak birleştiklerinde yaşam devam eder. Birleştiren güç ise güzelliktir. Evrende güzel olma rolü kadına verilmiştir. Bu yüzden simyayı temsil eden altın gül aşk ve güzellik tanrıçası olan Afrodit'in simgesi olarak bilinir. Gül'ün hayatta olma amacı güzellik ve haz vermektir. Biz nasıl gülden aldığımız güzellikle en karanlık günümüzde bile hayatta olmanın güzelliğini hissedebiliyorsak, kadın da sınırsız merhamet ve sevebilme gücü ile erkeğine, çocuklarına ve dünyaya sonsuz ışık verebilme kapasitesi ile doğmuştur. Kadının doğası aşkın özünü anlatır.

Genç bir kız masumiyeti ve bekareti ile beyaz bir gülle birleştirilir. Güneşin rengi kırmızı gül ise aşkla gülün kızarmasını ve erkeğin içindeki arzuyu uyandırmasını simgeler. Kadının güzelliğinin, yumuşaklığının gücü erkeğin arzusunu harekete geçiriyor. Artık gül yani kadın tüm dünyaya güzelliğini, yaratıcılığını yaymaya, haz vermeye hazırdır. Ateş ayrı olan iki farklı elementi eritir ve birleştirir. Altın gül simyayı, kadın ve erkek gibi tüm zıt kutupların aşk ile birleşmesinden, dengelenmensinden doğan mükemmeliyeti simgeler. Bu birleşmenin özünde güzelliğin arzuyu harekete geçirmesi ve yeni bir can'ın, meyvanın, eserin bedenlenmesi anlatılır. Kadın ve erkek birleştiğinde iki zıt kutup, artı ve eksi, güç ve merhamet birleşmiş oluyor. Bu birleşimden müthiş bir haz ortaya çıkıyor. Hazla birlikte ise kadın ve erkek bir iken birleştiklerinde sadece iki olmuyor - ortaya çocuklar çıkıyor... Doğan çocuklar ise tüm evrenindir ve anne ve babayı da ölümsüz yapar; kadın ve erkek çocuklarında ve onların çocuklarında ebediyen yaşar. Aynı sembolizm hayata kendi özümüzden birşeyler vermek adına, aşk ile hayata geçen tüm yaratıcı işleri kapsar. Yani, kendi varlığımızı, canımızı sevgi ile yarattığımız çocuklarımız veya eserlerimiz sayesinde ebedi yapabiliyoruz...

Gül'ün sırrı - nasıl her an Aşk'la bağlantılı olabiliriz? Her an nasıl güçlü, güzel ve ışıl ışıl hissedebiliriz?

Bir elektrondan, tek bir hücreden tüm güneş sistemine kadar kendini tekrar eden ilahi merkezin etrafındaki dönüş hayatın gizemini anlatır. Kalbimiz psikolojik ve biyolojik olarak vücudumuzun merkezi, ısı ve ışık kaynağıdır. Ancak kalp merkezimizin etrafında dönebildiğimiz sürece dengeyi ve mükemmel uyumu sağlayabiliyoruz. Işık bir lambadaki gibi hep artı ile eksi arasındaki dirençten çıkar. Kalbin enerji ve ışık verebilmesi için, içinde artı ve eksi kutuplar olması lazım. Işığın sürekli olabilmesi içinse bu iki kutbun dengede durması lazım. Ara sıra ışığımızı kaybetmemizin sebebi kısa devreler, yani kutuplardan birinin ağır basması. Dengemizi kaybettiğimizde huzurumuz kaçıyor. İhtiyaç duyan, almak isteyen küçük sesimize, eksi kutbumuza, sevdiğinde herşeyi hayata geçirebilecek güçte olan diğer sesimizle, artı kutbumuzla cevap verdiğimizde dengeye kavuşabiliyoruz. Almak isteyen, arzulayan sesimiz sayesinde arzuladığımız neyse ona kavuşmamız mümkün. O şeyi arzulamamız zaten onu hayata geçirebilecek gücün kendi içimizde olduğunun işaretidir. Arzunun yaratıcı gücünü sevgi ile harekete geçirmek yeterli; karanlıkta elektrik düğmesine basmak gibi.

Her adımımızı, her lafımızı, her düşüncemizi sevgi vermeye, paylaşmaya odaklamak bizi sürekli dengede tutacak, sürekli bolluk kaynağının etrafında dönmemizi sağlayacak tek bilinç. Bu bilinçte insan kendi bedeninde ve kalbinde zıt kutupları bütünleştirebilir. Eril güç binlerce yıldır geride bıraktığı dişi yönünü harekete geçirecek, daha fazla sevgi ve şefkat diyecek. Dişi güç ise duygusallıktan sıyrılıp eril yönünü harekete geçirecek... Kişi kendi içindeki iki zıt kutbu birleştirerek sonsuz bolluk kaynağına ulaşır ve dünyaya güzel meyveler bırakabilir. Kutupların birleştiği yerde aynı dünyanın mağması gibi, güneş sisteminin merkezi olan güneş gibi bizim merkezimiz yani kalbimiz. Yedi taç yapraklı gül ve yedi rakamının sihiri...

Yedi, tamamlanmışlığın, bütünlüğün, birliğin, göksel uyumun, sonsuz tekamülün mükemmel düzenin, sayısı olarak bilinir. Olumlu ve olumsuzu çift olarak bir arada barındıran yedi sembolünün iyiyi ve kötüyü aynı anda kendinde barındıran Tekliğin yani İlahiliğin sembolü olduğu belirtilir. Güvenlik, korunma, huzur, bolluk, yeniden birleşme, sentez ile ilişkilendirilen yedi aynı zamanda saflığın sayısıdır.

Yedi yön, yedi gün, yedi gezegen, mükemmelliğin yedi derecesi, yedi çakra, yedi renk, yedi metal, yedi rüzgar, yedi deniz, yedi iklim, yedi yaş, yedi çöl, dünyanın yedi harikası yedinin gizemine dikkat çeker. Yedi, müzik notalarının temel serisini oluşturur, renklerin ve gezegenlerin sayısıdır. Yedi Katlı Yol, ruhsal öğretiler dünyasında çok yaygın bir semboldür. Gül kalbin sırlarını saklar; En saf, en güzel ve kusursuz olan yeri - cenneti ifade eder.

Yaydıkları ışıktan bihaber solgun yüzlü aşıkların içinden saçılan gökkuşağıdır gül... o sadece aşkla nefes alır. Yeni arayışlara kucak açmaya yeltenen aşk tanrıçasının kırmızı dudaklarına uzanan kadehtir gül... (sappho güle övgüden alıntı)

Yaşı: 35 milyon yıl, en yaşlı çiçek, soyu insanın evriminden öncesine uzanıyor, dinazorların yok olduğu son buzul çağı - 70 milyon yıl önce

Doğum yeri: Asya'nın merkezi, ilk olarak Orta Doğu'da Babil'de yetiştirilmeye başlamış 5000 yıl önce. Sonra Roma, Yunan ardından Çin, Japonya ve Hindistan

İlk özel kullanım yeri: Eski Mısır mezarlarında ölen önemli kişilerin yanına tılsım olarak konmuş...

- Hayat, yeniden doğuş, mükemmel güzellik, kusursuz gençlik

- Cazibe, ihtişam ve haz

- Mahremiyet ve gizlilik

- Karşıt kutupların kavuşumu: Kırmızı gül eril - güneşseli, yanıcı; beyaz gül dişi, ayla birşeştirilir.