Katkıda bulunanlar

13 Aralık 2010 Pazartesi

Üçüncü Çeyrek Kârları

İMKB Şirketleri üçüncü çeyreği karlı kapattı. Bilançosu açıklanan 333 borsa şirketinin toplam karı 28 milyar 510 milyon tl oldu. Borsa şirketlerinin toplam karı 2009 tılının dokuz aylık dönemine göre yüzde 22 artış gösterdi. En yüksek karı açıklayan 10 şirketin karı yüzde 18 oranında arttı. Endeks üzerinde ağırlığı yüksek olan banka sektörünün karlılığı ise yüzde 13 oranında artışla 12 milyar 820 milyon tl'ye yükseldi.

Yazı: Zeynep Aktaş

Borsada Gayrimenkul Fırsatları

Gayrimenkul şirketleri yatırım fırsatları doğuruyor. Yeni halka arzlar yatırımcının sektöre ilgisini canlı tutuyor. Borsada işlem gören 20 gayrimenkul şirketi hissesinin 17'si ucuz.

Son günlerde hangİ gazete sayfasını açarsanız açın bir gayrimenkul satış ilanı ile karşılaşmamanız mümkün değil. Gayrimenkul sektöründeki hızlı tırmanış ve cazip faizler konut ihtiyacı olanların yanı sıra yatırımcıların da yeni gayrimenkul fırsatlarını değerlendirmesine neden oluyor. Gayrimenkul sektörü piyasaların gözü, kulağı adeta. Genel ekonominin nabzını ölçmek için ilk oraya bakılıyor. Gerek mülk sahibi, gerek kiracı, gerekse potansiyel alıcı ve yatırımcı olarak bu sektörle ilgili olmayan neredeyse yok gibi.

Son yaşanan krizde çimento, demir, cam, ev tekstili başta olmak üzere yaklaşık 200 girdinin söz konusu olduğu gayrimenkul ve inşaat sektörü yakından takip edildi. Gayrimenkul sektöründeki gelişmeler bütün ekonomiler için önemli bir gösterge oluşturdu. Faizlerdeki düşüşle birlikte kredi maliyetlerinin düşmesi, konut piyasası için uygun bir zemin hazırladı. Türkiye'deki gayrimenkul yatırımcısı, sadece Türkiye'deki gelişmeleri değil, dünyadaki gelişmeleri de yakından izliyor. Dünyada gayrimenkul trendinin ne durumda olduğu, fiyatlardaki dalgalanma, yerli ve son yıllarda gözlemlediğimiz yabancı talebi yine gayrimenkul sektörüne ilişkin en fazla izlenen parametrelerden bazıları. ABD konut verileri, inşaat izin verileri ile birlikte istihdam, piyasaların çok yakından izlediği göstergelerin başında geliyor.

Son yıllarda gayrimenkul sektörü Türkiye'de çok gelişti. Daha önce filmlerde görülen modern evler, yüksek katlı binalar ve gökdelenler artık Türkiye'de de çok fazla görülür hale geldi. Hatta gayrimenkul projeleri yaşam tarzını değiştirir oldu. Önceleri geniş alanda yaşam tarzı olan site tarzı projeler yerini dar alanda geniş yaşam tarzı sunan projelere bıraktı. Bunun doğal sonucu olarak AVM ve rezidans projelerinde artış gözlendi. Öte yandan 1999 yılında yaşanan deprem felaketi alıcılarda bilinç yükselmesine neden oldu. Artık konut alırken binanın sağlam ve güvenli olup olmadığı daha fazla sorgulanmaya başlandı. Bu durum konut ihtiyacı olanları ya da yatırım amacıyla gayrimenkul almayı düşünenleri daha ziyade yeni konutlara yönlendirdi. Aynı şekilde konut üretiminde depreme dayanıklılık kriteri daha ciddi bir şekilde ön plana çıktı. Son krizde, uluslararası piyasada yön arayışında olan yatırımların gayrimenkul sektörüne girişi azalsa da, yabancıların ciddi projelere olan ilgisi ise her zaman sürdü. Türkiye'nin bölgesel anlamda merkez olması, ekonomik gelişmesi ve büyüklüğü gayrimenkul yatırımcısını da cezbetmiş durumda. Ancak bu alanda da ciddi bir seçicilik söz konusu. Her yerdeki her proje aynı talebi çekmiyor. İstanbul bu açıdan ilk sıralarda yer alıyor. Özellikle markalı projeler ciddi taleple karşılaşıyor. Faizlerin düşmeye devam etmesi, Türkiye'nin genç ve hızlı artan nüfus yapısı, ekonomik toparlanmanın sürmesi ve yabancı talebi ilgiyi artırmış durumda. Ancak daha ziyade beklentisi ve geleceği olan projelere ilgi öne çıkmakta. İstanbul'un gözde yerlerindeki yeni projelere olan ilgi ve fiyat artışı, konut piyasasının genel fiyat düzeyini de etkilemiş görünüyor.

Meseleye borsa cephesinden baktığımızda ise dikkat çeken ilk nokta, 2010 yılına kadar halka arz edilen gayrimenkul yatırım ortaklığı (GYO) sayısının düşüklüğü. Özellikle SPK'nın da teşviğiyle olsa gerek, GYO şirketlerinin üçte biri 2010 yılında halka arz oldu. GYO'larla ilgili SPK'nın düzenlemesinin ardından yaklaşık 15 yılda borsaya açılan şirket sayısı 15; yani her yıla bir şirket düşüyor. Oysa 2010 yılında halka arz edilen GYO sayısı altı oldu. Tabii hemen hatırlatmakta yarar görüyoruz; 15 şirketin arasında, yatırım ortaklığı olarak kurulup, sonradan GYO'ya dönüşen şirketler de var. Bilindiği gibi 1994 yılında halka arz edilen Öz Finans Factoring 2008 yılında faaliyet alanını gayrimenkul yatırım ortaklığı olarak değiştirerek, Özderici GYO unvanını aldı. Aynı şekilde ilk unvanı Global Menkul Kıymet Yatırım Ortaklığı olan Pera Menkul Kıymetler Yatırım Ortaklığı da 2006 yılında faaliyet alanını gayrimenkul yatırım ortaklığına çevirirken unvanını Pera GYO olarak değiştirdi. Avrasya Yatırım Ortaklığı da bu yıl Avrasya GYO'ya dönüştü. Diğer taraftan 2000 krizinin ardından darboğaza giren tekstil sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin elindeki gayrimenkuller, bu şirketler için yeni bir çıkış alanı oldu. Şirketlerden bir kısmı yeni alan yaratmak amacıyla enerji sektörüne kayarken atıl duruma düşen fabrika arazilerini ekonomiye kazandıranlar da küllerinden yeniden hayat buldu.
2010 yılında İMKB'ye kote olan GYO şirketlerinde ciddi bir artış olduğunu belirttik. Önümüzdeki yıl aynı performansın devam edip etmeyeceğini ise zaman içinde göreceğiz. Bu yıl ilk halka arz TSKB GMYO ile olurken onu İdealist GYO, Reysaş GYO ve Martı GYO izledi. Son olarak geçtiğimiz ekim ayında Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı büyük bir halka arz gerçekleştirerek İMKB'de işlem görmeye başladı. Ardından, hacim olarak ondan daha büyük TOKİ'nin iştiraki Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı'nın halka arzı geldi. Bu yıl altı gayrimenkul yatırım ortaklığı halka arz olurken borsada işlem gören GYO sayısı 20'nin üzerine çıktı.
GYO'lar; gayrimenkullere, gayrimenkule dayalı projelere yatırım yaparak ve portföylerindeki gayrimenkullerin kira geliriyle ya da alım satımdan gelir elde ediyor. GYO'lar mevzuat gereğince sadece gayrimenkule dayalı portföy işletmeciliği faaliyetinde bulunabiliyor. Bunun doğal sonucu olarak, inşaat işlerini kendileri doğrudan üstlenip yürütemiyorlar. Ancak inşaatını başka şirketlerin gerçekleştirdiği projelere finansman sağlayabiliyorlar. Öte yandan gayrimenkul yatırım ortaklıkları portföylerinde bulunan varlıkların ve hakların rayiç değerini her yıl sonunda bir gayrimenkul değerleme şirketi vasıtasıyla yaptırmak zorundalar. Ayrıca üçer aylık dönemler halinde portföylerindeki varlıklara ve bunların maliyet bedelleri ile rayiç değerlerine ilişkin portföy tablosu da düzenlemeleri gerekiyor.

Borsada işlem gören GYO şirketlerine ait hisselerin performansını ölçen İMKB Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Endeksi ise 2000 yılından itibaren tutulmaya başlandı. Söz konusu endeks, 2000 krizinin ardından başlayan düşüşü 2002 yılının sonuna kadar sürdürdü. Bunu, 2006 yılının mart ayına kadar uzun soluklu bir yükseliş trendi izledi. Mart 2006'da başlayan düşüş trendi ise 2008 yılının sonlarına kadar sürdü. Bu tarihten sonra tekrar çıkış kanalı içinde hareket eden endeks 33 bin 500'lü seviyelerde işlem görüyor. İMKB 100 Endeksi'nin tarihi zirvesinde hareket etmesine rağmen İMKB GMYO Endeksi'nin 2006'daki seviyelerine henüz ulaşamamış olduğu, dikkatlerden kaçmıyor.

Bu yıl artan halka arzlara rağmen İMKB GMYO Endeksi'nden de görüleceği gibi, yatırımcıların GYO şirketlerinden aradığını bulduğunu söylemek zor. GYO'ların borsaya geldiği ilk dönemlerde yatırımcılardan bir kısmı bu şirketleri gayrimenkul yerine tercih edilebilecek alternatif olarak görmüşlerdi. Bu yönlü düşünen yatırımcılar gayrimenkul alıp vergi, tapu, harç gibi masraflarla uğraşmak yerine gayrimenkul yatırım ortaklığı hissesi alıp beklemeyi oldukça cazip görmüştü. Ancak geçen süre zarfında bu yönlü yatırım perspektifinin oldukça zayıflamış olduğu görülüyor. Mevcut durumda gayrimenkul yatırım ortaklıklarının performansının İMKB'nin gerisinde kalması, bu şirketlerin yatırımcılardan beklenen ilgiyi görmemesine neden oluyor.

Tüm bunlara karşın bazı GYO şirketlerinin İMKB'de gösterdikleri performans ile dikkat çektiği de görülüyor. Bunun için İMKB'de işlem gören GYO'ların portföy yapıları ve net aktif değeri gibi parametrelerini incelemek gerekiyor. Bilanço yapısı da aynı ölçüde önemli. Faaliyet olarak gayrimenkul portföy işletmeciliği yaparak kira ve alım satımlardan elde edilen kazançlarını şirket bilançosuna gelir olarak kaydeden GYO'ların belli periyotlarda yapılan portföy değerlemeleri de önemli. Yapılan ekspertiz değerlemesinde portföy büyüklüğündeki artışlar doğal olarak net aktif değeri ve birim başına portföy değerini, dolayısıyla İMKB'deki işlem fiyatını da etkiliyor. Hisse başına portföy veya net aktif değer ve hissenin İMKB'de ne kadar iskonto ile işlem gördüğü borsa yatırımcıları için önemli. Birkaçı hariç genelde GYO şirketleri net aktif değerinin altında, yani iskontolu işlem görüyor.

İMKB'de işlem gören GYO şirketlerini değerlendirirken portföy büyüklüğü, net aktif değer/piyasa değeri oranı kadar fiyat/kazanç, piyasa değeri/defter değeri, bilanço kârlılığı gibi finansal değerlere de bakılmalı. Bir diğer ayrım da proje ve portföy yapısı ile ilgili. Markalı diye adlandırılan proje ve gayrimenkullere sahip şirketler daha yüksek fiyatlamaya tabi.

Son yıllarda gayrimenkul piyasası alışveriş merkezleri (AVM) konusunda enflasyon yaşıyor dense herhalde yanlış olmayacaktır. Piyasada bu konuda bir doygunluk olduğu yönünde haberler sıkça yer almaya başladı. Tabii ki yukarıda vurguladığımız gibi, İstanbul'un gözde semtlerinde yapılan, yine markalı diye adlandırabileceğimiz projeleri ayrı tutmak gerekir. Yaşanan son krizde gayrimenkul piyasası da bir yara aldı. Bazı AVM'ler kriz ve rekabet yüzünden kira düşürmek hatta birkaç defa üst üste kira düşürmek zorunda kaldı. Öte yandan AVM'lerde bir diğer sorun da rekabet. Birbirine yakın semtlerde sayıları artan AVM'ler doğal olarak bir rekabeti de beraberinde getiriyor. GYO'ların portföy yapısı bu açıdan önemli. AVM ağırlıklı portföye sahip bazı GYO'lar halka arzda başarılı olsalar bile İMKB performansı düşük kaldı. GYO'ların ağırlıklı olarak İMKB'ye açılma sebepleri arasında yeni projelere finansman sağlamak bulunuyor. "Borç alma ortak al" anlayışı hakim durumda. Bu anlamda halka açılmalar GYO firmalarına katkı yapmış durumda. Aynı katkıyı GYO'lara yatırım yapan yatırımcılar da bekliyor. Bu açıdan halka açılırken satış fiyatı oldukça önem taşıyor. GYO'ların halka açılmalar sonrası İMKB'deki performansının zayıf kalması, sonraki GYO halka arzları için çok da olumlu bir referans olmayacaktır. Özellikle bazı halka arzlarda talebin çok yüksek olmasına rağmen İMKB'deki ilk işlem gününden itibaren hisse fiyatının düşmeye başlaması, bazı spekülasyonları da beraberinde getiriyor. Piyasanın GYO'lara yaptığı olumlu katkı ve finans desteğinin devamlı olması için GYO şirketlerinin satış fiyatı ve İMKB'deki seyri önemli olmaya devam edecek. Bunun için halka açılan GYO şirketi kadar halka arza aracılık eden ve şirketin değerlemesini yapan lider aracı kurumlara da görevler düşüyor.

Yukarıda saydığımız bilgiler ışığında İMKB'de işlem gören GYO şirketlerine baktığımızda 17 şirketin iskontolu işlem gördüğünü söyleyebiliriz. Öte yandan üç şirket, ellerindeki portföy büyüklüğüne göre yüksek fiyattan işlem görmekte.

Halihazırda İMKB'de işlem görmekte olan 20 gayrimenkul şirketinin halka açık toplam piyasa değerleri, 22 Kasım 2010 tarihi itibariyle yaklaşık olarak 2 milyar 378 milyon TL ve bu, İMKB toplamının yüzde 3,19'una denk gelmekte. Sinpaş GYO 534 milyon TL ile en yüksek, İdealist GYO 6,7 milyon TL ile en düşük piyasa değerine sahip kuruluş. 2010 yılının ilk 11 ayı itibariyle GYO şirketleri İMKB'nin altında bir performans sergiledi. Söz konusu dönemde İMKB 100 Endeksi 52 bin 825'ten 67 bin 926'ya gelirken artış oranı yüzde 28,58 oldu. Aynı dönemde İMKB GMYO Endeksi 28 bin 240'tan 32 bin 835'e çıktı. Artış oranı ise 16,27'de kaldı.

Sonuç olarak, gayrimenkul sektörü uzun yıllardır önemli ve yatırımcısı için kârlı bir alan olmaya devam ediyor. Ancak bu sektörün İMKB'de devamı niteliğinde olan GYO'ların yatırımcısına en azından bugüne kadar aynı oranda kazanç sağladığı tartışmalı bir konu. GYO'ların yatırımcılar açısından aynı öneme sahip olması için gerek GYO şirketi gerekse halka açılmalarda değerleme yapan lider aracı kurumun daha titiz davranması gerekiyor. Bu hassasiyet, GYO'ların İMKB performansı açısından oldukça önemli. Aksi takdirde yatırımcı zarar görmeye devam edecek. Aynı şekilde yatırımcıların şirket değerlemesi yaparken GYO şirketinin portföy büyüklüğü, portföy yapısı, fiyat kazanç oranı ve hisse başına net aktif değer ile İMKB'de ne kadar iskontolu işlem gördüğü gibi kriterlere bakması ve kriterlere göre değerleme yaparak hareket etmesi yerinde olacaktır.

13 Kasım 2010 Cumartesi

ÖDEMELER DENGESİ İSTATİSTİKLERİ TANIM VE TÜRKİYE UYGULAMASI

i
ÖDEMELER DENGESĐ ĐSTATĐSTĐKLERĐ
TANIM VE TÜRKĐYE UYGULAMASI
TÜRKĐYE CUMHURĐYET MERKEZ BANKASI
ĐSTATĐSTĐK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Ödemeler Dengesi Müdürlüğü
i
ĐÇĐNDEKĐLER
Sayfa No
I- TANIM .........................................................................................................1
II- ĐLKELER ....................................................................................................2
1. Çift Kayıt ...............................................................................................2
2. Mülkiyet Değisimi ..................................................................................4
3. Piyasa Değeri........................................................................................4
III- STANDART SINIFLAMA...........................................................................4
1. Cari Đslemler Hesabı ...................................................................................4
a) Mal ve Hizmetler ...................................................................................4
i) Mallar.............................................................................................4
ii) Hizmetler.......................................................................................5
b) Gelirler ..................................................................................................5
c) Cari transferler ......................................................................................5
2. Sermaye ve Finans Hesapları.....................................................................6
a) Sermaye Hesabı: ..................................................................................6
b) Finans Hesapları:..................................................................................6
i) Doğrudan yatırımlar .......................................................................7
ii) Portföy yatırımları .........................................................................8
iii) Finansal Türevler .........................................................................9
iv) Diğer Yatırımlar............................................................................9
v) Rezerv varlıklar.............................................................................9
3. Net Hata ve Noksan............................................................................10
IV- TÜRKĐYE’DEKĐ UYGULAMA VE VERĐ KAYNAKLARI..........................12
1. Cari Đslemler Hesabı: ................................................................................14
a) Dıs Ticaret Dengesi: ...........................................................................14
b) Hizmetler Dengesi:..............................................................................15
i) Tasımacılık: .................................................................................15
ii) Turizm:........................................................................................15
iii) Đnsaat Hizmetleri: .......................................................................16
iv) Sigorta Hizmetleri: .....................................................................16
v) Finansal Hizmetler: .....................................................................16
ii
vi) Diğer Ticari Hizmetler: ...............................................................17
vii) Resmi Hizmetler:.......................................................................17
viii) Diğer Hizmetler: .......................................................................17
c) Gelir Dengesi: .....................................................................................17
i) Ücret Ödemeleri: .........................................................................17
ii) Yatırım Geliri:..............................................................................17
d) Cari Transferler: ..................................................................................18
i) Genel Hükümet............................................................................18
ii) Diğer Sektörler ............................................................................19
Đsçi Gelirleri:....................................................................................19
2) Sermaye ve Finans Hesapları:..................................................................19
a) Sermaye Hesabı / Göçmen Transferleri:.............................................19
b) Finans Hesapları:................................................................................19
i) Doğrudan Yatırımlar: ...................................................................19
ii) Portföy Yatırımları: ......................................................................20
iii) Diğer Yatırımlar: .........................................................................21
iv) Rezerv Varlıklar: ........................................................................23
EK : ........ ÖDEMELER DENGESĐ TÜRKĐYE UYGULAMASINA GÖRE
AYRINTILI SUNUM KALEMLERĐ ................................................................24
1
ÖDEMELER DENGESĐ ĐSTATĐSTĐKLERĐ TANIM VE ĐLKELERĐ ĐLE
TÜRKĐYE UYGULAMASI
Ödemeler dengesi istatistiklerinin derlenmesine iliskin uluslararası
standartlar, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) üye ülkelerine yol gösterici olarak
hazırladığı “Ödemeler Dengesi El Kitabı”nda yer almakta olup, söz konusu
standartlar ödemeler dengesi istatistiklerinin karsılastırılabilirliliğini sağlamaktadır.
Halen bu el kitaplarının besinci versiyonu uygulanmakta olup, altıncı
versiyonu üzerinde çalısmalar devam etmektedir. Bu metinde, yeralan tanım, kayıt ve
sınıflama bilgileri 5. El Kitabı temel alınarak hazırlanmıstır.
I- TANIM
Ödemeler dengesi, genis anlamıyla, bir ekonomide yerlesik kisilerin (Merkezi
hükümet, parasal otorite, bankalar, gerçek ve tüzel kisiler), diğer ekonomilerde
yerlesik kisiler (yurtdısında yerlesikler) ile belli bir dönem içinde yapmıs oldukları
ekonomik islemlerin sistematik kayıtlarını elde etmek üzere hazırlanan istatistiki bir
rapordur .
Ekonomik islemler,
- mal, hizmet ve gelirle ilgili islemleri,
- finansal varlık ve yükümlülüklerle ilgili islemleri,
- bir ekonomide yerlesik kisilerden diğer bir ekonomide yerlesik kisilere
karsılıksız olarak reel ya da finansal kaynakların sağlandığı transferleri kapsar.
Ödemeler dengesi tanımında iki temel kavram bulunmaktadır. Bunlar
''ekonomi'' ve ''yerlesiklik''tir. ''Ekonomi'' sözcüğü bir hükümet tarafından idare
edilen coğrafi bölgeyi ifade ederken, ''yerlesikler'' deyimi ile bir ekonomide bir yıldan
fazla süre ile devamlı ve düzenli olarak ikamet eden, o ekonomi içerisinde faaliyette
olan kurum ve kisiler ifade edilmektedir.
Ödemeler dengesi istatistikleri aylık, üçer aylık, yıllık gibi belli bir dönem
aralığında yurtdısında yerlesik kisilerle gerçeklestirilen ekonomik akımları
ölçmektedir. Bu istatistikler yayınlanırken kullanılan hesap birimi, ekonominin kendi
para birimi veya uluslararası piyasalarda geçerliliği olan baska bir para birimi
2
olmaktadır. Para birimi seçiminde diğer para birimlerine göre istikrarlı olmasına dikkat
edilir.
II- ĐLKELER
1. Çift Kayıt
Ödemeler dengesinde ana ilke, her bir islemin esit değerde iki ayrı kaleme iki
kayıt ile çift kayıt muhasebe sistemine uygun olarak kaydedilmesidir. Bu kalemlerin
biri pozitif (+) isaretle gösterilen alacak kaydı, diğeri ise negatif (-) isaretle gösterilen
borç kaydıdır. Baska bir deyisle, çift kayıt muhasebe sistemine göre her ekonomik
islemin bir “Alacak” bir de “Borç” olmak üzere iki kaydı gerekmektedir.
Ödemeler dengesi istatistiklerinde;
Alacak (+) kayıtlar;
- Cari islemlerde, reel kaynak (mal ve hizmet) ihracını
- Sermaye islemlerinde, yükümlülük artısını veya varlık azalısını
Borç (-) kayıtlar;
- Cari islemlerde, reel kaynak (mal ve hizmet) ithalini
- Sermaye islemlerinde, yükümlülük azalısını veya varlık artısını
gösterir.
Asağıda çift kayıt islemlerine iliskin değisik örnekler verilmistir:
i- Đhracat mal bedeli olarak ihracatçının yurtiçinde yerlesik bir banka
nezdindeki döviz tevdiat hesabına yurtdısında yerlesik ithalatçı tarafından
yurtdısından transfer edilen 100 birimlik tutarın kaydı asağıdaki gibi yapılır.
Alacak Borç
Cari Đslemler Hesabı:
Đhracat 100
Sermaye ve Finans Hesapları:
Diğer Yatırımlar/Varlıklar/ Bankaların Döviz Varlıkları 100
3
ii- Yurtdısında yerlesik bankalardan yurtiçinde yerlesik bir bankanın
sağladığı 100 birim tutarındaki sendikasyon kredisi kullanımı asağıdaki sekilde
ödemeler dengesine kaydedilir.
Alacak Borç
Sermaye ve Finans Hesapları:
Diğer Yatırımlar/Varlıklar/ Bankaların Döviz Varlıkları 100
Sermaye ve Finans Hesapları:
Diğer Yatırımlar/Yükümlülükler/Krediler 100
iii- Nakit ödeme içermeyen bazı islemler de ödemeler dengesi kayıtlarına
alınmaktadır. Örneğin, yurtiçinde yerlesik bir ithalatçının yurtdısında yerlesik
ihracatçıdan 100 birim tutarındaki malın bedelini fiili ithalden sonraki vadede ödemek
üzere mal alımı yapmasına iliskin kayıtlar asağıdadır.
Malın ithalinde:
Alacak Borç
Cari Đslemler Hesabı:
Mallar 100
Sermaye ve Finans Hesapları:
Diğer Yatırımlar/Yükümlülükler/Ticari Krediler 100
Vadede ihracatçıya malın bedelinin ödenmesinde:
Alacak Borç
Sermaye ve Finans Hesapları:
Diğer Yatırımlar/Varlıklar/Bankalar Döviz Varlıkları 100
Diğer Yatırımlar/Yükümlülükler/Ticari Krediler 100
4
2. Mülkiyet Değisimi
Çift kayıt prensibi çerçevesinde ekonomik islemlerin alacak ve borç kayıtları
mülkiyet değisiminin gerçeklestiği anda yapılır.
3. Piyasa Değeri
Ekonomik islemlerin değerlendirilmesinde piyasa fiyatları kullanılır. Piyasa
fiyatı, islemin gerçeklestiği ve alıcı ile satıcının almaya ve satmaya razı oldukları fiyat
olarak tanımlanabilir.
III- STANDART SINIFLAMA
Ödemeler dengesi istatistikleri, 5. El Kitabı’nda belirlenen iki önemli sınıflama
olan “Cari Đslemler” ile “Sermaye ve Finans” hesaplarından olusmaktadır. Özetle,
cari islemler; reel kaynaklarla (mal, hizmet, gelir) ilgili islemleri ve cari transferleri;
sermaye ve finans hesapları da reel kaynak akımlarının finansmanını (genellikle
sermaye transferi ya da finansal araçlara iliskin islemler aracılığıyla) gösterir.
1. Cari Đslemler Hesabı
Cari hesaptaki önemli kalemler asağıdaki gibidir:
a) Mal ve Hizmetler
b) Gelirler
c) Cari Transferler (Karsılıksız Transferler)
a) Mal ve Hizmetler
i) Mallar
Mallar; genel mal ticareti, islem gören mallar, onarım gören mallar, tasıtlar
için limanlarda sağlanan mallar ve parasal olmayan (ticari altın) altını kapsar.
Dıs ticaret akımları “Özel Ticaret” veya “Genel Ticaret” sistemleri
çerçevesinde belirlenmekte olup ülkelere göre değisim gösterebilmektedir. Özel
ticaret sistemi gümrüklerden giris çıkıs yapan malları kapsamakta bu nedenle, ülke
5
sınırları içerisinde yer alan serbest bölgelere sınır dısından gelen ve giden mallar
sistem dısında bırakılmaktadır. Oysa genel ticaret sistemi milli sınırlardan giren ya da
çıkan tüm malları dikkate almaktadır.
ii) Hizmetler
Hizmet ihraç ve ithaline iliskin gelir ve giderlerin kaydedildiği ana hesaptır.
Kapsamını, Tasımacılık (navlun dahil), Turizm gelir ve giderleri, Haberlesme
hizmetleri, Đnsaat hizmetleri, Sigorta hizmetleri, Finansal hizmetler, Bilgisayar ve Bilgi
hizmetleri, Patent ve Lisans Komisyonları, Ticari ve Ticaret Bağlantılı Diğer hizmetler,
Finansal Kiralama hizmetleri, Çesitli Teknik hizmetler, Kisisel, Kültürel ve Eğitsel
hizmetler ile Resmi hizmetler olusturur.
b) Gelirler
Çalısanların ücretleri, doğrudan yatırım, portföy yatırımları ve diğer
yatırımlardan elde edilen gelir ve ödenen tutarları içermektedir. Bu kalem doğrudan
yatırımlar ile ilgili olarak hisse gelirleri, kar payları, sermayeye katılan kazançlar ile
sirketlerarası diğer yatırımlardan doğan gelir ve giderleri içermektedir. Portföy
yatırımlarında da hisse senetlerinden elde edilen gelirler (kar), tahvil ve benzeri borç
enstrümanları ile ilgili gelir ve giderleri (faiz) kapsamaktadır. Diğer yatırımlarda ise
diğer borçlanma ile ilgili gelir ve giderler (faiz) kaydedilmektedir.
c) Cari transferler
Ekonomiye mal, hizmet ya da para girisi gerçeklestiği halde, bu girisler
karsılığında kaynak transferi yapılmayan transferleri içermektedir.
Bu kalemin sektörlere göre dağılımı;
- Genel Hükümet (hibe, vb.)
- Diğer Sektörler (isçi havaleleri ve diğer transferler)
seklinde yapılmaktadır.
6
2. Sermaye ve Finans Hesapları
Bu kalem Sermaye Hesapları ve Finans Hesapları olarak iki gruba
ayrılmaktadır.
a) Sermaye Hesabı:
Bu hesap,
i) Sermaye transferleri (borcun bağıslanması, göçmen transferleri gibi)
ii) Üretilmeyen, finansal olmayan varlıklar (kara parçası gibi üretilmeyen
varlıkların alım/satımı ile patent yayımlama hakkı gibi maddi olmayan varlıklar)
olarak sınıflandırılmaktadır.
b) Finans Hesapları:
Ödemeler dengesinin diğer önemli bir bölümü de sermaye (finansman)
hareketleridir. Özel ve kamu kurulusları tarafından yapılan kısa ve uzun vadeli
uluslararası sermaye akımları bu hesapta incelenmektedir.
Uluslararası ekonomik islemlerin bir bölümünü sermaye ithal ve ihracı
olusturur. Sermaye hareketleri temel olarak, bir ülkenin dıs mali varlıkları ve
yükümlülüklerindeki değismeler ve bu değismelerin karsılıklı kayıtlarını içermektedir .
Finans Hesapları sermaye sekline göre;
i) Doğrudan yatırımlar
ii) Portföy yatırımları
iii) Finansal Türevler
iv) Diğer yatırımlar
v) Rezerv varlıklar
olarak ayrılmaktadır.
7
Bunlardan “Rezerv Varlıklar” hariç diğer kalemler, Varlık ve Yükümlülük
ayrımında,
“Doğrudan Yatırımlar” yatırımın yönüne göre;
“Portföy Yatırımları” sektör ve enstrümana göre;
“Finansal Türevler” sektörlere göre;
“Diğer Yatırımlar” ise enstrüman, sektör ve vadeye göre;
alt gruplara ayrılmaktadır.
Sektörler,
- Parasal otorite (Merkez Bankası)
- Merkezi Hükümet (Hükümet ve ona bağlı teskilatlar, mahalli idareler vb.)
- Bankalar (Kamu ve özel bankalar)
- Diğer sektörler (Kamu ve özel kuruluslar)
Vadeler ise,
- Vadesi 1 yıla kadar olanlar kısa vade
- Vadesi 1 yıldan uzun olanlar ise uzun vade
olarak belirlenmektedir.
i) Doğrudan yatırımlar
Doğrudan yatırım, yatırımcının yerlesiği olduğu ekonomi dısındaki bir
ekonomide yaptığı uzun vadeli yatırımı gösterir. Burada yatırımcının kurulusun
sermayesinde % 10’dan (dahil) fazla paya sahip olması veya yönetiminde söz sahibi
olması esastır.
Doğrudan yatırım kalemi, yabancı sermaye yatırımının yapıldığı ülke ve
yabancı sermayeyi getiren ülke ayrımında, Sermaye, Kârın Sermayeye Katılımı,
Diğer Sermaye olarak sınıflandırılmaktadır.
8
- Sermaye: Doğrudan yatırımcının ana merkezinin bulunduğu ekonomi
dısındaki ekonomilerde yeni bir sirket kurulması, mevcut sirketlere istirak edilmesi için
getirdiği sermayeyi,
- Kârın Sermayeye Katılımı: Doğrudan yatırımlardan elde edilen kârların
dağıtılmaksızın sermayeye ilave edilmesini,
- Diğer Sermaye: Ana sirket ile yatırım yapılan sirket arasındaki
borçlanmadan doğan yatırımları
ifade etmektedir.
ii) Portföy yatırımları
Kısaca menkul değerlere yapılan yatırımlar olarak tanımlanan portföy
yatırımları, genellikle devlet ya da özel kurulusların bono ve tahvilleri ile hisse senedi
ve diğer para piyasası araçlarını içermektedir.
Doğrudan yatırım ile portföy yatırımları arasında bazı önemli farklılıklar
vardır. En önemli fark, yabancı ülkede yapılan yatırımın yönetimi ve denetimi
konusudur. Doğrudan yatırım durumunda, sirket yönetimi ve denetiminde etkili
olunmaktadır. Oysa, portföy yatırımlarında yerlesik sirket üzerinde yönetim hakkı
veya denetim söz konusu değildir; bu yolla yerlesik sirket uluslararası piyasalardan
kaynak sağlamıs olur. Đkinci önemli fark, doğrudan yatırımlarda yatırımcının yatırım
sermayesinin yanı sıra üretim teknolojisi ve isletmecilik bilgisini de beraberinde
getirebilmesi, portföy yatırımlarında ise yabancı yatırımcının sermayeden baska bir
katkıda bulunmamasıdır.
Portföy yatırımları kalemi varlık ve yükümlülük ana baslıkları altında;
- Hisse Senetleri
- Borç Senetleri
ayrımında ve sektörel dağılımı da içerecek sekilde sınıflandırılmaktadır.
9
iii) Finansal Türevler
Finansal türevler, bir dayanak varlığın değerine bağlı ancak bu dayanak
varlıktan bağımsız olarak alım-satımı yapılan finansal araçlardır. Türev islemler, ileri
bir tarihte yapılacak alım-satımın sartlarını bugünden belirleyen ve tarafları hukuki
olarak bağlayan sözlesmeler ile gerçeklestirilir. Bu sözlesmeler ödemeler dengesi
metodolojisine göre vadeli ve opsiyon tipi sözlesmeler olmak üzere iki temel grupta
toplanır.
iv) Diğer Yatırımlar
Doğrudan yatırım, portföy yatırımları, finansal türevler ve rezerv dısında
kalan diğer tüm sermaye hareketleri bu bölümde yer almaktadır.
Portföy yatırımlarında olduğu gibi, varlık ve yükümlülük ayrımında, türlerine
ve sektörüne göre alt ayrımlar bulunmaktadır.
- Ticari krediler (vadeli mal alım veya satımı seklindeki krediler)
- Krediler (Nakit krediler)
- Döviz mevcutları ve mevduat hesapları
- Diğer varlık ve yükümlülükler
v) Rezerv varlıklar
Rezerv varlıklar,
-Parasal Altın
-Özel Çekme Hakkı (SDR)
-Fon Nezdindeki Rezerv Pozisyonu
-Döviz Rezervleri
-Diğer Alacak Hakları
baslıklarında sınıflandırılmaktadır .
10
Parasal Altın Rezervleri: Ülkenin parasal yetkilisinin elinde tuttuğu parasal
altın rezervleridir.
Özel Çekme Hakları (SDR): IMF tarafından yaratılan ve üye ülkelerin
kotaları çerçevesinde üye ülkelere rezerv sağlamak amacıyla tahsis edilen bir
uluslararası rezerv seklidir.
IMF Nezdindeki Rezerv Pozisyonu: Üye ülkelerin IMF'deki rezerv
pozisyonları, üye ülkelerin kredi dilimlerinden satın alıslarının toplamı olup, üye
ülkeye her an ödenebilen tutarlardır. IMF’den satın alınan tutarlar, döviz rezervlerinde
artıs, rezerv pozisyonunda azalısı göstermektedir.
Döviz Rezervleri: Döviz rezervleri, parasal otoritenin elinde tuttuğu
ödemelerde hemen kullanılabilecek yabancı paralar, menkul kıymetler ile yurtdısında
geçerli çek, poliçe, senet ve benzeri ödeme araçlarından olusmaktadır.
Diğer Alacak Hakları: Rezerv varlıklar içerisinde yukarıda sınıflananlar
dısında kalan diğer rezerv varlıklarıdır. Örneğin, bankaların elinde tuttuğu rezerv
varlıkların parasal yetkilinin kontrolüne girmesi durumunda bu baslıkta kaydedilir.
3. Net Hata ve Noksan
Ödemeler dengesinin her islemin iki ayrı isaretle (alacak ve borç kaydı)
kaydedildiği bir muhasebe sistemi olması nedeniyle, ödemeler dengesi konusu her
islem, mahiyeti itibariyle ilgili kaleme kaydedilirken, karsı kaydının da bir baska
kalemde yer alması, baska bir deyisle, her islemin esit değerde alacak ve borç
kayıtlarıyla kaydedilmesi, böylece “Cari Đslemler Hesabı”nın her zaman “Sermaye ve
Finans Hesapları” kalemine mutlak değer olarak esit olması gerekmektedir.
Ancak, uygulamada; bu teorik sonuca ulasmak her zaman mümkün
olmamaktadır. Verilerin değisik kaynaklardan elde edilmesi, değerleme, ölçme ve
kayıt zamanı farklılıkları yaratmakta; sonuç itibariyle olusan farklar Net Hata ve
Noksan (NHN) kalemine “kalıntı” seklinde yansımaktadır.
Örneğin dıs ticarete iliskin mal hareketlerinin gümrük kayıtlarından elde
edilmesine karsın ödemelerin banka kayıtlarından alınması, islemlerin karsılıklı
kayıtlarının aynı değerle kaydedilmesini zorlastırmaktadır. Gümrük kayıtlarında fatura
11
değerine göre 100 birim olarak görülen ihracat mal bedelinin, ihracatçının yurtiçinde
yerlesik bankadaki hesabına 70 birim olarak gelmesi, kalan 30 birim tutarındaki
kısmının ise yurtdısındaki bir banka nezdindeki hesabında kalması halinde, bankalar
sisteminden alınan veriler içerisinde görülmeyen 30 birimlik tutar NHN kalemine
yansımaktadır. Bu sekilde olusan NHN ancak 30 birimlik tutarın da yurda getirilmesi
halinde daha sonraki bir dönemde giderilmektedir.
NHN kaleminin varlığına neden olabilecek bir diğer örnek turizm gelir ve
giderlerinin hesaplanabilmesi için yürütülen anket çalısmaları olabilmektedir. Anket
sonucundan hesaplanan 100 birimlik turizm gelir veya gideri, banka varlıklarında 100
birimlik artıs veya azalıs olarak yansımamıssa aradaki fark NHN kaleminde
görülecektir.
Sonuç olarak denge; alacak veya borç kayıtlarının birbirine esit olmaması
sonucunda ortaya çıkan farkın “Net Hata ve Noksan - NHN” kalemine yansıması ile
gerçeklesmektedir. Diğer bir ifadeyle, NHN kalemi ayrıca hesaplanan bir kalem
olmayıp, (+) ve (-) kayıtların arasındaki farktan olusan bir kalıntıdır.
12
IV- TÜRKĐYE’DEKĐ UYGULAMA VE VERĐ KAYNAKLARI
Türkiye’nin ödemeler dengesi istatistikleri, IMF’nin tüm üye ülkeleri için
tavsiye niteliğinde öngördüğü ve önceki bölümde özetlenen uluslararası standart ve
ilkelere dayanmaktadır. 1975 yılına kadar Maliye Bakanlığı tarafından derlenen
Türkiye’nin ödemeler dengesi istatistiklerini 1975 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası derlemeye baslamıstır. 1975-1983 yılları için ana kalemler itibariyle
mevcut olan istatistikler, 1984 yılı verilerinden itibaren ekte yer alan Ayrıntılı Sunum’a
göre aylık olarak Bankamız, Đstatistik Genel Müdürlüğü, Ödemeler Dengesi
Müdürlüğü’nce yayınlanmaktadır.
Ödemeler dengesi gelismelerine iliskin istatistikler, Bankamızın
“http://www.tcmb.gov.tr” tanımlı internet adresinde, “Yayınlar/Süreli
Yayınlar/Ödemeler Dengesi Đstatistikleri ve Uluslararası Yatırım Pozisyonu”
baslıkları altındaki ayrıntılı tablolarda ve yine aynı adreste bulunan Elektronik Veri
Dağıtım Sistemi içerisinde “Veriler/EVDS” baslıkları altında zaman serileri olarak yer
almaktadır. Đstatistikler, IMF’nin “Özel Veri Yayınlama Standartları” kapsamında
belirlenen takvime göre kamuoyuna aylık olarak duyurulmaktadır. “Yayınlar/Süreli
Yayınlar/Ödemeler Dengesi Đstatistikleri ve Uluslararası Yatırım Pozisyonu”
baslıkları altında mevcut olan “Yayınlama Takvimleri” Türkiye Đstatistik Kurumu
(TÜĐK)’in “http://www.tuik.gov.tr/TURCAT/SDDS/sdds-tr.htm” adresinde de
bulunmaktadır.
“Ödemeler Dengesi Đstatistikleri Tanım ve Đlkeleri ile Türkiye Uygulaması”
Raporuna ise Bankamız internet sitesindeki “Yayınlar/Süreli Yayınlar/Ödemeler
Dengesi Đstatistikleri ve Uluslararası Yatırım Pozisyonu” veya “Đslevsel Bilgiler”
baslıklarından erisilebilir.
Ödemeler dengesi istatistiklerinin baslıca kaynaklarını;
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Türkiye’de yerlesik
bankaların dövizli islem raporları,
Türkiye Đstatistik Kurumu (TÜĐK) tarafından yayınlanan dıs ticaret
istatistikleri,
13
TÜĐK’ten sağlanan mal ticaretine iliskin navlun ve sigorta gelir ve
giderleri,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, TÜĐK, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası tarafından yürütülen anketler,
Kuruluslardan doğrudan sağlanan veriler,
Yurtdısında yerlesik kisilerin portföy yatırımlarına iliskin olarak
saklama hizmeti veren bankalardan sağlanan stok veriler,
Doğrudan yatırım anketleri,
Yazılı ve görsel basın,
olusturmaktadır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Türkiye’de yerlesik bankaların dövizli
islem kayıtları, islem mahiyetlerine göre belirlenen yaklasık 600 istatistik kod esas
alınarak aylık olarak elektronik ortamda raporlanmaktadır. Bu kaynak, çoğunlukla
Finans Hesaplarının derlenmesinde kullanılmaktadır.
Cari Đslemler Hesabı’nda yeralan önemli kalemlerin veri kaynağı TÜĐK’tir.
TÜĐK tarafından derlenen ihracat ve ithalat verileri dıs ticaret rakamlarını
olusturmakta, ayrıca, ihracat ve ithalatın ödeme sekillerinden ticari kredilerin
belirlenmesinde yararlanılmaktadır. Mal ticaretine iliskin navlun ve sigorta bedelleri
yine TÜĐK tarafından aylık olarak gerçeklestirilen çalısmadan sağlanmaktadır. Bavul
ticareti ile turizm gelir ve giderleri TÜĐK tarafından yürütülen anketlerden elde
edilmektedir.
Ülkemizde yayınlanan ödemeler dengesi istatistikleri ayrıntılı sunum
kalemleri ile bu kalemlerin derlenme yöntemleri asağıda açıklanmaktadır. Görüleceği
üzere, Ayrıntılı Sunum’da, standart kalemlerde bulunmayan bazı kalemlere (Bavul
Ticareti gibi) yer verilmistir. Bu farklılasma, islemin tasıdığı önem veya ülkeye özgü
olması açısından ortaya çıkmaktadır. Bu tür gösterimler diğer ülke istatistiklerinde de
olabilmektedir. Örneğin, petrol ihracatçısı ülkelerin bu kaleme iliskin ayrıntıyı da
istatistiklerinde açıklamaları gibi.
14
1. Cari Đslemler Hesabı:
a) Dıs Ticaret Dengesi:
Dıs Ticaret Dengesi yurt içinde yerlesik kisiler ile yurtdısında yerlesik kisiler
arasında gerçeklestirilen, gümrüklerden geçen mal ihracat ve ithalatını içermektedir.
Dıs ticaret verileri için TÜĐK tarafından yayımlanan “Özel Ticaret” sistemine göre
saptanan dıs ticaret istatistikleri, uyarlama kalemi aracılığıyla, TÜĐK’ten ayrıca temin
edilen serbest bölge verileriyle “Genel Ticaret” sistemine dönüstürülmektedir. Malların
gümrükten geçisleri sırasında kayıt altına alınması, kayıt zamanı açısından ödemeler
dengesi istatistiklerinin mülkiyet değisimi ilkesiyle de uyumlu olmaktadır.
TÜĐK tarafından ihracat verileri f.o.b. (sigorta ve navlun hariç mal bedeli),
ithalat verileri ise c.i.f (sigorta ve navlun dahil mal bedeli) bazda parasal olmayan altın
ticaretini de içermek üzere yayımlanmaktadır. Đhracat ve ithalat rakamlarının içindeki
altın verileri ve ihracat rakamlarının içindeki limanlarda sağlanan yakıt ve kumanya
verileri, “Uyarlama: Diğer Mallar” kalemlerinde; c.i.f. olarak değerlendirilen ithalat
rakamlarının içindeki navlun ve sigorta ise “Uyarlama: Navlun ve Sigorta” kaleminde
gösterilerek düsülmektedir. Böylece altın verileri ile limanlarda sağlanan mallar
verileri ayrı bir yerde gösterilmek üzere sırasıyla “Parasal Olmayan Altın” ve
“Limanlarda Sağlanan Mallar” kalemlerine aktarılmakta; c.i.f. değerde yayınlanan
ithalat verileri ise f.o.b. değere dönüstürülerek sadece mal bedelini yansıtmaktadır.
Ayrıca, geçici ithalat kapsamında “Finansal Kiralama” yoluyla yapılan ithalat bedelleri,
Cari Đslemler Hesabı altında “Genel Mal Ticareti / Đthalat f.o.b. / Uyarlama: Diğer
Mallar” kalemine, karsılık kalemi de Finansal Hesaplar altında “Diğer Yatırımlar /
Yükümlülükler / Krediler / Diğer Sektör” kalemine kredi kullanımı olarak ilave
edilmektedir.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra kurulan ülkelerden ve son yıllarda
Doğu Avrupa ülkelerinden gelen yabancı ziyaretçilerin yurtdısında satmak üzere
ülkemizden satın aldıkları ve yolcu beraberi olarak tanımlanan mallar dıs ticaret
istatistikleri içerisinde yer almamaktadır. Türkiye için önemli bir döviz kaynağı haline
gelen ve “Bavul Ticareti” olarak adlandırılan bu ihracatın değeri, TÜĐK tarafından
bavul ticaretini yapan kisilerin çıkıs yaptığı kara, hava ve deniz gümrük kapılarında,
üçer aylık dönemlerde gerçeklestirilen “Bavul Ticareti Anketi” yoluyla saptanmaktadır.
15
b) Hizmetler Dengesi:
i) Tasımacılık:
Tasımacılık, mal ticaretine iliskin tasımacılık verilerini içeren “Navlun” kalemi
ile uluslararası yolcu ve bagaj tasımacılık islemlerini içeren “Diğer Tasımacılık”
kaleminden olusmaktadır.
Navlun hizmeti bir ekonomide yerlesik kisiler tarafından verildiği gibi
yurtdısında yerlesik kisiler tarafından da sağlanabilmektedir. Ancak ödemeler dengesi
istatistiklerinde yeralan navlun hizmetlerinde, ihracat malları için yurtiçinde yerlesik
kisilerce gerçeklestirilen tasıma bedelleri gelir olarak; ithalat mallarında ise
yurtdısında yerlesik kisilerce gerçeklestirilen tasıma bedelleri gider olarak kaydedilir.
Söz konusu veriler, TÜĐK tarafından aylık olarak yapılan çalısmayla gümrük
beyanname formlarıyla birlikte düzenlenen faturalardan elde edilen bilgiler
çerçevesinde hesaplanmaktadır.
Diğer tasımacılık kalemi ise tasımacılık sirketlerinden sağlanan bilgilerden
elde edilmektedir.
ii) Turizm:
Turizm gelirleri, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, TÜĐK ve Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası’nın ortak çalısması kapsamında, TÜĐK tarafından yürütülen “Çıkıs
Yapan Ziyaretçiler Anketi”nden elde edilmektedir. Anket çalısmasında ülkemizi
ziyaret ederek yurtdısına çıkıs yapan yabancılar ile ödemeler dengesi metodolojisi
çerçevesinde yurtdısında yerlesik sayılan vatandaslarımızın ülkemizde yaptıkları
turizm harcamalarının saptanması amaçlanmaktadır.
Anketler, çıkıs yollarına göre hudut kapılarında milliyet bazında üçer aylık
dönemleri kapsayacak sekilde yılda dört dönem olmak üzere yapılmaktadır.
Anket sonucunda yabancı ziyaretçiler için milliyet bazında, geceleme
yapanlar ile günübirlikçiler ayrımlarına göre ve turla gelenlerin tura ödedikleri
bedellerin Türkiye’de kalan kısımları da değerlendirilerek elde edilen ortalama
16
harcamalar; ilgili döneme ait Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarından sağlanan kisi
sayılarıyla genisletilmektedir.
Aynı sekilde, yurtdısında yerlesik vatandaslarımızın anketten elde edilen
ortalama harcamaları, kisi sayısının saptanması için gerçeklestirilen anket sonuçları
ile genisletilmektedir.
Turizm giderleri ise yine TÜĐK tarafından yürütülmekte olan “Vatandas Giris
Anketi” sonuçlarından elde edilmektedir. Üçer aylık dönemler itibariyle yapılan anket
çalısmasında, yurtdısı ülkeleri ziyaret edip ülkemize giris yapan yurtiçinde yerlesik
kisilerin yurtdısında yaptıkları harcamaların saptanması amaçlanmaktadır.
iii) Đnsaat Hizmetleri:
Yurtiçinde yerlesik insaat sirketlerinin yurtdısında gerçeklestirdikleri insaat
hizmetlerine iliskin gelirler banka raporlarından elde edilmektedir.
iv) Sigorta Hizmetleri:
Navlun sigortası dısında yurtdısında yerlesik kisilerle gerçeklestirilen diğer
sigorta ve reasürans islemlerine iliskin veriler, Türkiye’de yerlesik sigorta ve
reasürans sirketlerinden doğrudan elde edilmektedir. Navlun sigortası ise - yine
navlun hesaplamasında olduğu gibi - TÜĐK tarafından aylık olarak yapılan çalısmayla
gümrük beyanname formlarıyla birlikte düzenlenen faturalardan elde edilen bilgiler
çerçevesinde hesaplanmaktadır
v) Finansal Hizmetler:
Finansal hizmetler yerlesikler ile yerlesik olmayanlar arasında
gerçeklestirilen, sigortacılık kurulusları ve emeklilik fonları hariç finansal aracılık ve
yardımcı hizmetleri kapsamaktadır. Yurtiçinde yerlesik bankaların finansal hizmet
islemler nedeniyle yurtdısında yerlesik kisilerden aldığı veya ödediği komisyon ve
benzeri gelir ve giderler bu kalemde yeralmaktadır. Veriler banka raporlarından elde
edilmektedir.
17
vi) Diğer Ticari Hizmetler:
Yurtdısında yerlesik kisilerle gerçeklestirilen mal ticareti nedeniyle sağlanan
veya ödenen komisyon ve benzeri gelir ve giderler bu kaleme kaydedilmektedir.
Veriler banka raporlarından elde edilmektedir. Ek olarak, “Hukuk Hizmetleri” gelir
kalemi yurtdısı yerlesiklere hukuk hizmeti veren firmalardan elde edilmektedir.
vii) Resmi Hizmetler:
Diplomatik, hükümet dıs teskilat hizmet gelir ve giderleri bu kalemde
yeralmaktadır. Elçilikler ve Konsolosluklar’a iliskin veriler idari kayıtlardan, diğer
veriler ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve banka raporlarından elde
edilmektedir.
viii) Diğer Hizmetler:
Yukarıda sayılanlar dısındaki hizmet gelir ve giderleri bu kaleme
kaydedilmektedir. Bunlar arasında posta ve kurye, telekomünikasyon, haber ajansı
hizmetleri, telif hakkı ve lisans ücretleri, imtiyaz haklarına iliskin hizmetler
yeralmaktadır. Telekomünikasyon ve haber ajansları hizmetleri verileri ilgili
sirketlerden, diğer veriler ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve banka
raporlarından elde edilmektedir.
c) Gelir Dengesi:
i) Ücret Ödemeleri:
Bu kalemde, Türkiye’de çalısmakta olan yabancıların elde ettikleri ücretler
kaydedilmektedir. Ücret ödemeleri verisi, T.C. Çalısma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
tarafından çalısma izni verilen yabancı sayısı esas alınarak hesaplanmaktadır.
ii) Yatırım Geliri:
Doğrudan Yatırımlar:
Bu kaleme yurtdısında yapılan doğrudan yatırımlardan elde edilen karlar
“Gelir” olarak, yurtiçinde yapılan doğrudan yatırımlar nedeniyle yurtdısına yapılan kar
18
transferleri “Gider” olarak kaydedilmektedir. “Gider” kaleminde dağıtılan karların
yanısıra karın sermayeye katılımı da yeralmaktadır. Dağıtılan karlar banka
raporlarından; sermayeye katılan dağıtılmayan karlar ise yıllık olarak yapılan
“Doğrudan Yatırım Anketi”nden elde edilmektedir.
Portföy Yatırımları:
Portföy yatırım geliri, doğrudan yatırım amacı dısında gerçeklestirilen hisse
ile tahvil ve bono seklindeki borç senetleri yatırımlarının gelirlerinden olusmaktadır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve bankaların sahip oldukları menkul kıymetlerin
kar ve zararları, kisilerin yurtdısında ihraç edilmis menkul kıymet varlıklarına iliskin
gelirleri ile Hazine Müstesarlığı ve bankaların yurtdısında ihraç ettikleri menkul
kıymetlere iliskin giderler bu kaleme kaydedilmektedir. Bu veriler, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası ve banka raporlarından elde edilmektedir.
Diğer Yatırımlar:
Mevduat, kredi ve ticari kredilere ait faiz gelir ve giderleridir. Veri kaynağı,
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve bankaların ayrıntılı raporlarıdır.
d) Cari Transferler:
“Cari Transferler”, “Genel Hükümet” ve “Diğer Sektörler” kalemlerinden
olusmaktadır.
i) Genel Hükümet
Bu kalemde, ülkelerarası hibeler, yabancı ve Türk elçilik ve
konsolosluklarının yaptıkları islemler nedeniyle sağladıkları gelirler, yurtdısında
yerlesik vatandaslarımızın bedelli askerlik için ödediği tutarlar izlenmektedir. Bu
veriler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve banka raporlarından elde
edilmektedir.
19
ii) Diğer Sektörler
Đsçi Gelirleri:
Yurtdısında yerlesik vatandaslarımız tarafından Türkiye’deki bankalar
aracılığıyla yakınlarına havale olarak gönderilen Türk lirası karsılığı alısı yapılan
tutarlardan olusmaktadır. Bankalar nezdindeki hesaplarına gönderdikleri tutarlar ise
“Finans Hesapları” altında “Mevduatlar” kalemine kaydedilmektedir. Bu veriler banka
raporlarından elde edilmektedir.
Diğer Transferler:
Sigorta hizmetlerine kaydedilen sigorta islemlerinden elde edilen prim ve
tazminatlar ile ödenen prim ve tazminatların netlestirilmesinden olusan veriler bu
kaleme kaydedilmektedir.
2) Sermaye ve Finans Hesapları:
a) Sermaye Hesabı / Göçmen Transferleri:
Bir baska ülkeden ülkemize göç eden kisilerin yurtdısındaki varlıklarının
ülkemize aktarımına iliskin tutarları içermekte olup veri kaynağı olarak resmi kayıtlar
kullanılmaktadır.
b) Finans Hesapları:
i) Doğrudan Yatırımlar:
Bir ekonomide yerlesik bir kurulusun bir baska ekonomide yerlesik bir sirkette
uzun vadeli ve kalıcı yatırım yapmak, yönetiminde söz sahibi olmak amacıyla, sirket
hisselerinin yüzde 10’unu asan miktarda yaptığı yatırımdır.
Yurtdısında Doğrudan Yatırımlar:
Yurtiçinde yerlesik kisilerin, yurtdısında yerlesik bir sirket kurmak, kurulmus
bir sirkete ortak olmak, sube açmak yoluyla doğrudan yatırım amacıyla yaptıkları
yatırımlar ile bu yatırımların tasfiyesi ve yurtdısında gayrımenkul alımları bu kalemde
20
izlenmektedir. Bu veriler islem bazında, yatırımın yapıldığı ülke, sektör ve kurulus
bilgilerini de içerir sekilde banka raporlarından elde edilmektedir.
Yurtiçinde Doğrudan Yatırımlar:
Sermaye: Yurtdısında yerlesik kisilerin, Türkiye’de yerlesik bir sirket kurmak,
kurulmus bir sirkete ortak olmak, sube açmak yoluyla doğrudan yatırım amacıyla
Türkiye’ye getirdikleri sermaye tutarları ile karların sermayeye katılımı “Sermaye”
kalemini olusturmaktadır. Bu veriler; banka raporları, “Doğrudan Yatırım Anketi”,
Hazine Müstesarlığı kayıtlarından sağlanan nakdi ve ayni sermayeye iliskin aylık
veriler ile Đstanbul Menkul Kıymetler Borsası Günlük Bültenleri ve basına yansıyan
haberlerden derlenmektedir.
Diğer sermaye: Doğrudan yatırım yapan kurulusun yatırım yaptığı kurulusa
sağladığı kredilerin kullanımları ile geri ödemelerinden olusmaktadır. Veri kaynağı,
özel sektörün yurtdısından kullandığı kredilerin kredi bazında ayrıntısına iliskin banka
raporlarıdır.
Gayrimenkul: Yurtdısında yerlesik kisilerin Türkiye’de alım satımını
yaptıkları gayrımenkul bedellerini göstermektedir. Veri kaynağı, Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğü’nün, alım satımı yapılan gayrımenkullerin ülke ayrımında sayılarına iliskin
kayıtları ile TÜĐK tarafından gerçeklestirilen “Ziyaretçiler Gelir Anketi” çerçevesinde
hesaplanan birim fiyatlardır.
ii) Portföy Yatırımları:
Portföy yatırımları bilesenleri, yabancı sermaye yatırımları ve rezerv varlıklar
kapsamı dısındaki hisse senetleri ve borç senetleridir.
Varlıklar: Bu kalem yurtiçinde yerlesik kisilerin yurtdısında alım satımını
yaptıkları menkul kıymetleri kapsamaktadır. Verilere alım vaadiyle satım islemleri ile
yurtiçinde yerlesik kisilerin (örneğin Hazine Müstesarlığı) yurtdısı piyasalarda ihraç
ettiği menkul kıymetlerden alım ve satımları da dahildir. Sektörel ayrımı da yapılan bu
verinin kaynağı banka raporlarıdır.
Yükümlülükler: Yurtdısında yerlesik kisilerin yurtiçi borsalarda alım satımını
yaptıkları hisse ve Devlet Đç Borçlanma Senetleri (DĐBS), yurtiçinde yerlesik kisilerin
21
yurtdısı piyasalarda tahvil ihracı yoluyla sağladığı borçlanma (örneğin Hazine
Müstesarlığının ihraç ettiği Eurobond’lar) bu kalemde izlenmektedir. Tahvil
ihraçlarının veri kaynağı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve banka raporlarıdır.
Hisse senetleri ve DĐBS verileri saklama hizmeti veren bankaların raporlarından,
menkul kıymet bazında, stok değer değisimlerinin kur ve fiyat değisimlerinden
arındırılması yoluyla hesaplanmaktadır.
iii) Diğer Yatırımlar:
Diğer yatırımlar; doğrudan yatırım, portföy yatırımları ya da rezerv varlık
dısında kalan tüm finansal islemleri içermektedir.
Varlıklar: Yurtiçinde yerlesik kisilerin yurtdısında yerlesik kisilere açtığı ticari
ve nakit krediler, bankaların yurtdısı muhabirleri nezdindeki döviz varlıkları bu
kalemde izlenmektedir.
Ticari Krediler; yurtiçinde yerlesik ihracatçıların yurtdısında
yerlesik ithalatçılara yaptıkları vadeli mal satısları (Verilen Kredi) ile bu satısların
vadelerinde tahsil edilen bedellerinden olusmaktadır. Verilen krediler için veri
kaynağı; TÜĐK tarafından derlenen ihracatın vadeli ödeme sekilleridir. Ödemeler;
ödeme vadelerine iliskin olarak ihracatçı firmalarla gerçeklestirilen anket sonuçlarına
göre belirlenen vadelerde, hareketli ortalamalar yoluyla hesaplanmaktadır.
Krediler; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile bankaların
yurtdısına açtıkları krediler ile bankaların muhabir iliskileri olmayan bankalara
yaptıkları plasmanlardan olusmaktadır. Veri kaynağı Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası ve banka raporlarıdır.
Bankaların Döviz Varlıkları; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
haricindeki bankaların yurtdısı muhabirleri nezdindeki döviz hesaplarındaki
değisimlerini göstermektedir. Döviz hesaplarındaki değisim, gerek yurtdısında
yerlesik gerek yurtiçinde yerlesik kisilerle döviz üzerinden gerçeklestirilen islemlerin
tümünü yansıtmaktadır. Veri kaynağı banka raporlarıdır.
Diğer Varlıklar; yabancı para üzerinden nakit alısverisin yoğun
olarak yapıldığı bavul ticareti nedeniyle, yurtiçinde yerlesik kisilerin kasalarında
22
bulundurdukları bankacılık sistemi kayıtlarına girmeyen tutarlardır. 2004 yılından
itibaren sıfır kabul edilen bu verinin geçmis yıllar için kaynağı bavul ticareti nedeniyle
yapılan arastırmalardır.
Yükümlülükler: Yurtiçinde yerlesik kisilerin yurtdısında yerlesik kisilerden
sağladıkları ticari ve nakit krediler ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve
bankalar nezdinde yurtdısı yerlesik kisiler adına açılan döviz hesapları bu kalemde
izlenmektedir.
Ticari Krediler; yurtdısında yerlesik ihracatçıların yurtiçinde
yerlesik ithalatçılara yaptıkları mal satısları (kullanılan kredi) ile bu satısların
vadelerinde yapılan ödemelerini (kredi ödemesini) içermektedir. Veri kaynağı,
kullanımlar için; TÜĐK tarafından derlenen mal mukabili ödeme sekline göre ithalat
tutarı ile bankalar raporlarından elde edilen diğer vadeli ödeme sekillerine göre
ithalattır. Ödemeler, ithalatçı firmalar nezdinde ödeme vadelerine iliskin olarak
gerçeklestirilen anket sonuçlarına göre belirlenen vadelerde, hareketli ortalamalar
yoluyla hesaplanmaktadır.
Krediler; yurtiçinde yerlesik kisilerin yurtdısında yerlesik kisilerden
sağladığı nakit kredilerin (Uluslararası Para Fonu tarafından sağlananlar dahil) borçlu
sektörlere ve vadelerine göre dağılımını göstermektedir. Veri kaynağı Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası ve banka raporlarıdır.
Ayrıca, yurtdısından sağlanan kısa vadeli krediler ile özel sektör
tarafından sağlanan uzun vadeli ticari ve nakit krediler, banka raporlarından islem
bazında ayrıntılı olarak takip edilmekte ve dıs borç istatistiklerine stok veri
üretilmektedir.
Mevduatlar; yurtdısında yerlesik kisilerin Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası ve bankalar nezdindeki mevduatları bu kalemde yeralmaktadır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki mevduatlar, yurtdısında yerlesik
vatandaslarımıza ait Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesapları ile Süper Döviz
Hesaplarının değisimlerinden olusmakta, bankalardaki mevduatlar ise, yurtdısında
yerlesik kisi ve kuruluslar ile bankaların mevduatlarına iliskin değisimi yansıtmaktadır.
Veri kaynakları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve banka raporlarıdır.
23
Geçici ithalat kapsamında yapılan ve dıs ticaret istatistiklerinde yer almayan
“Finansal Kiralama” yoluyla yapılan ithalat bedelleri, Cari Đslemler Hesabı altında
“Genel Mal Ticareti / Đthalat f.o.b. / Uyarlama: Diğer Mallar” kalemine, karsılık kalemi
de Finansal Hesaplar altında “Diğer Yatırımlar / Yükümlülükler / Krediler / Diğer
Sektör” kalemine kredi kullanımı olarak ilave edilmektedir.
iv) Rezerv Varlıklar:
Uluslararası Para Fonu Nezdindeki Varlıklar: IMF nezdindeki
rezerv varlıklardaki değisimi yansıtmakta olup en son yapılan kota değisimi 1999
yılında gerçeklesmistir. Veri kaynağı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
raporlarıdır.
Resmi Rezervler: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yurtdısı
muhabir mevcutlarındaki değisim ile portföy yönetimi amacıyla alım satımını yaptığı
menkul kıymetlerden olusmaktadır. Rezervlerdeki değisim, gerek yurtdısında yerlesik
kisilerle gerek yurtiçinde yerlesik kisilerle döviz üzerinden gerçeklestirilen islemlerin
tümünü yansıtmaktadır. Veri kaynağı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
raporlarıdır.
24
EK :
ÖDEMELER DENGESĐ TÜRKĐYE UYGULAMASINA GÖRE AYRINTILI
SUNUM KALEMLERĐ
I. CARĐ ĐSLEMLER HESABI
A. DIS TĐCARET DENGESĐ
1. Genel Mal Ticareti
1.1. Đhracat f.o.b.
1.1.1. Đhracat f.o.b.
1.1.2. Bavul Ticareti
1.1.3. Uyarlama: Diğer Mallar
1.2. Đthalat f.o.b.
1.2.1. Đthalat c.i.f.
1.2.2. Uyarlama: Navlun ve Sigorta
1.2.3. Uyarlama: Diğer Mallar
2. Parasal Olmayan Altın
3. Limanlarda Sağlanan Mallar
B. HĐZMETLER DENGESĐ
1. Tasımacılık
1.1. Navlun
1.2. Diğer Tasımacılık
2. Turizm
3. Đnsaat Hizmetleri
4. Sigorta Hizmetleri
5. Finansal Hizmetler
6. Diğer Ticari Hizmetler
7. Resmi Hizmetler
8. Diğer Hizmetler
C. GELĐR DENGESĐ
1. Ücret Ödemeleri
2. Yatırım Geliri
2.1. Doğrudan Yatırımlar
2.2. Portföy Yatırımları
2.3. Diğer Yatrımlar
25
2.3.1. Faiz Geliri
2.3.2. Faiz Gideri
2.3.2.1. Uzun Vade
2.3.2.1.1. Merkez Bankası
2.3.2.1.2. Genel Hükümet
2.3.2.1.3. Bankalar
2.3.2.1.4. Diğer Sektörler
2.3.2.2. Kısa Vade
D. CARĐ TRANSFERLER
1. Genel Hükümet
2. Diğer Sektörler
2.1. Đsçi Gelirleri
2.2. Diğer Transferler
II. SERMAYE VE FĐNANS HESAPLARI
A. SERMAYE HESABI
1. Göçmen Transferleri
B. FĐNANS HESAPLARI
1. Doğrudan Yatırımlar
1.1. Yurtdısında
1.2. Yurtiçinde
1.2.1. Sermaye
1.2.2. Diğer Sermaye (Net)
1.2.3. Gayrimenkul (Net)
2. Portföy Yatırımları
2.1. Varlıklar
2.1.1. Genel Hükümet
2.1.2. Bankalar
2.1.3. Diğer Sektörler
2.2. Yükümlülükler
2.2.1. Hisse Senetleri
2.2.2. Borç Senetleri
2.2.2.1. Merkez Bankası
26
2.2.2.2. Genel Hükümet
2.2.2.2.1. Yurtiçi
2.2.2.2.2. Yurtdısı
2.2.2.2.2.1. Borçlanma
2.2.2.2.2.2. Geri Ödeme
2.2.2.3. Bankalar
3. Diğer Yatırımlar
3.1. Varlıklar
3.1.1. Ticari Krediler
3.1.1.1. Verilen Krediler
3.1.1.2. Geri Ödeme
3.1.2. Krediler
3.1.2.1. Merkez Bankası
3.1.2.2. Bankalar
3.1.3. Bankaların Döviz Varlıkları
3.1.4. Diğer Varlıklar
3.1.4.1. Merkez Bankası
3.1.4.2. Diğer Sektörler
3.2. Yükümlülükler
3.2.1. Ticari Krediler
3.2.1.1. Uzun Vade
3.2.1.1.1. Kullanım
3.2.1.1.2. Geri Ödeme
3.2.1.2. Kısa Vade
3.2.1.2.1. Kullanım
3.2.1.2.2. Geri Ödeme
3.2.2. Krediler
3.2.2.1. Merkez Bankası
3.2.2.1.1. Uluslararası Para Fonu Kredileri
3.2.2.1.1.1. Kullanım
3.2.2.1.1.2. Geri Ödeme
3.2.2.1.2. Uzun Vade
3.2.2.1.2.1. Kullanım
3.2.2.1.2.2. Geri Ödeme
3.2.2.1.3. Kısa Vade
27
3.2.2.2. Genel Hükümet
3.2.2.2.1. Uluslararası Para Fonu Kredileri
3.2.2.2.1.1. Kullanım
3.2.2.2.1.2. Geri Ödeme
3.2.2.2.2. Uzun Vade
3.2.2.2.2.1. Kullanım
3.2.2.2.2.2. Geri Ödeme
3.2.2.2.3. Kısa Vade
3.2.2.3. Bankalar
3.2.2.3.1. Uzun Vade
3.2.2.3.1.1. Kullanım
3.2.2.3.1.2. Geri Ödeme
3.2.2.3.2. Kısa Vade
3.2.2.4. Diğer Sektörler
3.2.2.4.1. Uzun Vade
3.2.2.4.1.1. Kullanım
3.2.2.4.1.2. Geri Ödeme
3.2.2.4.2. Kısa Vade
3.2.3. Mevduatlar
3.2.3.1. Merkez Bankası
3.2.3.1.1. Uzun Vade
3.2.3.1.2. Kısa Vade
3.2.3.2. Bankalar
3.2.3.2.1. Uzun Vade
3.2.3.2.2. Kısa Vade
3.2.4. Diğer Yükümlülükler
4. Rezerv Varlıklar
4.1. Uluslararası Para Fonu Nezdindeki Varlıklar
4.2. Resmi Rezervler
4.2.1. Döviz Varlıkları
4.2.2. Menkul Kıymetler
III. NET HATA VE NOKSAN

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Haftalık Vaziyeti

Central Bank of the Republic of Turkey (CBRT) Weekly Statement

Çeşitli Piyasalardaki Gelişmeler

Developments in Various Markets


Para Arzı, Mevduat, Kredi Hacmi ve Menkul Değerlerdeki Gelişmeler ve Diğer Bilgiler

Money Supply, Deposits, Credits and Other Information




6 Kasım 2010 Cumartesi

16. Dünya Verimlilik Kongresi

ALINTI RAPORU:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Yeni Yönelimlerin Esiğinde Verimlilik: Toplumsal,Ekonomik ve Çevresel Sorumluluğa Sahip Bir Dünya Yaratmak
16. Dünya Verimlilik Kongresi
Durmus Yılmaz
Baskan
3 Kasım 2010
Antalya
1
Saygıdeğer Katılımcılar, Değerli Konuklar,
Bugün, 16. Dünya Verimlilik Kongresi’nde, sürdürülebilir verimlilik artıslarının yeni
yaklasımlarla nasıl sağlanabileceğini ve ekonomik krizleri asmak konusunda verimliliğin
ne tür bir rol oynayabileceğini tartısmak üzere toplanmıs bulunmaktayız. Bu saygın
kongrenin organizasyonunda emeği geçen basta Milli Prodüktivite Merkezi olmak üzere,
Avrupa Ulusal Verimlilik Merkezleri Birliği ve Dünya Verimlilik Bilimi Konfederasyonunun
saygıdeğer yönetici ve çalısanlarını kutluyor ve aranızda bulunmaktan mutluluk
duyduğumu belirtmek istiyorum.
Konusmamda ilk olarak verimlilik kavramına ve verimliliğin ekonomik büyüme açısından
önemine dikkat çektikten sonra, sürdürülebilir ve yüksek oranlı büyümenin temini
kapsamında verimlilik ile fiyat istikrarı arasındaki etkilesimin önemine değineceğim.
Değerli Konuklar,
Verimlilik, diğer bir ifadeyle üretkenlik, ekonomik büyüme, kalkınma, kalıcı refah artısı,
rekabet gücü, issizliğin ve yoksulluğun azaltılması gibi ekonomik ve sosyal alanlarda
basarının anahtarıdır.
Genel olarak, verimlilik kavramı iki farklı durumu tanımlamak için kullanılmaktadır. “Statik
Verimlilik” olarak adlandırabileceğimiz birinci durumda verimlilik bir ekonomide bulunan
insangücü, sermaye ve doğal kaynaklar gibi unsurları kullanarak mümkün olabildiğince
yüksek miktarda üretim yapılabilme yeteneğini ifade etmektedir. Bu anlamda, mevcut
beseri ve fiziki kaynaklarıyla en fazla üretim yapabilen ekonomiler yüksek verimliliğe
sahip ekonomiler olmaktadır. “Dinamik Verimlilik” olarak adlandırılan ikinci kavram ise
ekonomik ve sosyal yapılarda ve davranıs biçimlerinde değisim ve dönüsüm sağlayarak
daha nitelikli üretim yapmayı temsil etmektedir. Teknolojik yenilenme, yeni ürün ve
üretim yöntemi gelistirme, Ar-Ge, icat, patent gibi kavramlar bu verimlilik biçiminin amaç,
süreç veya sonuçlarına ait kavramlardır. Kusku yok ki, büyüme ve kalkınma süreçlerinde
her iki verimlilik ölçütü de büyük önem arz etmekte, alternatif kavramlar olmaktan ziyade
birbirlerini tamamlayıcı rol oynamaktadırlar.
2
Ülkelerin uzun dönemde sergiledikleri büyüme ve kalkınma deneyimlerini dikkate
aldığımızda verimliliğin kendiliğinden ortaya çıkan bir sonuç olmayıp, kamu ve özel
kesimdeki aktörlerin politika gelistirme, kaynak tahsisi ve uygulama gibi “bilinçli
eylemlerinin” neticesinde sekillenen bir “süreç” olduğunu görmekteyiz. Gelismis ve
gelismekte olan ülkelerin benzer coğrafyada ve aynı zaman diliminde bir arada
bulunabilmeleri; önceleri yüksek refah düzeyine sahip ülkelerin izleyen dönemlerde bu
konumlarını kaybedebilmeleri; önceleri yoksul olan bazı ülkelerin bir süre sonra gelismis
ülkeler seviyesine çıkabilmeleri, verimliliğin ülkeler açısından önemini ortaya
koymaktadır. Nitekim, çok sayıda ülke “büyüyememe veya kalkınamama kısır döngüsü”
içinde kalmaya devam ederken, son yüzyılda Japonya, Güney Kore ve Tayvan gibi bazı
ülkelerin kisi basına düsen gelirlerinde yüksek oranlı artıslar kaydederek, gelismis
ülkeler ile aralarındaki gelir ve refah uçurumunu büyük ölçüde ortadan kaldırmaları bu
tespiti doğrulayan örneklerdir.
Bu noktada, yüksek büyüme oranlarına ulasılması kadar, büyümenin sürdürülebilir
nitelikte olmasının da büyük önem tasıdığını vurgulamak isterim. Đktisatçılar
sürdürülebilir büyümeyi; “bugünkü nesillerin ihtiyacını karsılamakla beraber, sonraki
nesillerin ihtiyaçlarını karsılama imkânını ortadan kaldırmayan büyüme” olarak
tanımlamaktadır. Böyle bir büyümenin hem çevreye duyarlı, hem de sosyo-ekonomik
dengeleri gözeten bir niteliğe sahip olması gerektiği açıktır. Konusmamın sonunda bu
konuyu detaylı olarak ele alacağım.
Değerli Konuklar,
Ülkeler hızlı büyüme oranlarını ve bunun sonucu olan yüksek refahı nasıl
yakalayabilirler? Đktisatçılar, bu soruyu cevaplandırmak için “Büyüme Muhasebesi” adı
verilen bir yöntem gelistirmislerdir. Bu yöntem çerçevesinde, büyümenin üç ana
kaynağının olduğu görülür. Bunlar; (1) Toplam Faktör Verimliliği, (2) Sermaye birikimi, ve
(3) Đstihdamdır. Farklı ülkeler üzerine yapılan çalısmalar, sağlıklı bir büyüme yapısı için
ülkelerin bu üç unsurun tümünden de etkin bir biçimde yararlanmaları gerektiğini
göstermektedir. Nitekim ekonomik yapılarını dönüstürmeyi basaran Japonya ve G. Kore
3
gibi ülkelerde verimlilik artısının büyümeye katkısının yüzde 30’lar seviyesinde olduğu
hesaplanmaktadır.
Büyüme Muhasebesi yöntemini kullanarak bankamız bünyesinde yapılan bir çalısmaya
göre, Türkiye ekonomisinin 2000’li yıllara kadar zayıf bir büyüme performansı
sergilemesinde, toplam faktör verimliliğindeki artısın oldukça düsük olması önemli bir rol
oynamıstır. Çalısmanın bulgularına göre, bu dönemde toplam faktör verimliliğinin
büyüme oranına katkısı yüzde 8 dolayında kalırken, büyüme yüzde 75 gibi büyük bir
ağırlıkla sermaye birikiminden, diğer bir ifadeyle yatırımdan kaynaklanmıstır. Toplam
faktör verimliliği gibi, istihdam artısının da büyümeye katkısı oldukça sınırlı bir düzeyde
gerçeklesmistir. Bu rakamlar, söz konusu dönemde Türkiye ekonomisinde büyümenin
kaynaklarının sağlıklı bir yapı arz etmediğini ifade etmektedir. Diğer bir deyisle, Türkiye
ekonomisi mevcut beseri ve fiziki kaynaklarının tümünü verimli kullanmak yerine, bu
kaynakları artırma yoluyla büyümeye çalısmıstır. Tasarruf eğiliminin ve doğrudan
yabancı sermaye yatırımlarının düsük olduğu bir ülkede sermaye birikimi yoluyla
kalkınmaya tesebbüs edilmesi, 2000’li yılların baslarına kadar süregelen görece zayıf
büyüme performansının nedenlerine ısık tutmaktadır. Bu tespit baska ülkeler üzerine
yapılan çalısmaların bulgularıyla da örtüsmektedir. Nitekim, günümüze kadar yapılan
çok sayıda akademik çalısmadan ve muhtelif ülke deneyimlerinden çıkan temel ders,
sermaye birikimi ve isgücündeki niceliksel ve niteliksel artısların büyümenin ayrılmaz bir
parçası olduğu, ancak uzun vadede sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak temel unsurun
verimlilik artısları olduğu seklindedir.
Saygıdeğer Katılımcılar,
Konusmamın bu bölümünde Türkiye ekonomisinin son 10 yıllık dönemde yasamıs
olduğu değisimi ve bu değisimin sonuçlarından bazılarını ele almak istiyorum.
1990’lı yıllardaki düsük ve istikrarsız büyüme dönemini takiben Türkiye ekonomisi 2001
yılında derin bir ekonomik krize maruz kalmıstır. 2001 yılında baslayan kapsamlı reform
sürecinin temel amacı; üretim, yatırım, istihdam ve verimlilik artıslarına zemin
olusturacak güçlü bir makroekonomik çerçevenin olusturulmasıdır. Fiyat istikrarının
4
tesisi, bankacılık sektörünün sağlamlastırılması ve is yapma ortamının iyilestirilmesi bu
çerçevenin önemli unsurlarıdır. Bu bağlamda:
Enflasyon hedeflemesi uygulanmaya baslanmıs,
Serbest kur rejimine geçilmis,
Merkez Bankası bağımsızlığı yolunda önemli adımlar atılmıs,
Kamu harcamalarında seffaflık ve disiplin sağlanmıs,
Kamunun düzenleyici ve denetleyici islevi iyilestirilmis,
Bankacılık sektörü ve sosyal güvenlik reformları hayata geçirilmis,
Kapsamlı bir özellestirme programı uygulanmıs,
Firma kurulmasının ve yabancı sermaye yatırımlarının önündeki engeller
azaltılmıs ve
Ulastırma, haberlesme ve enerji gibi sektörler serbestlestirilmistir.
2004 yılında AB’ye tam üyelik müzakerelerinin baslaması ve buna paralel olarak yapılan
hukuki ve kurumsal düzenlemeler de reform sürecine destek sağlamıstır.
Türkiye ekonomisi reform çabalarına oldukça kısa bir sürede güçlü bir tepki vermistir. Bir
yandan enflasyon, faizlerin genel düzeyi, kamu mali dengesi gibi nominal göstergelerde
olumlu gelismeler kaydedilirken, diğer yandan büyüme, verimlilik artısı, üretimin sektörel
bilesimi ve rekabet gücü gibi reel göstergelerde de kapsamlı iyilesmeler yasanmıstır.
Türkiye ekonomisi küresel ekonomiye daha güçlü bir sekilde eklemlenmis, uluslararası
uzmanlasma yapısında önemli bir değisim yasanmıs, tasıt araçları, makine imalat ve
beyaz esya gibi orta-üst teknoloji grubundaki birçok sektörde Türkiye önemli bir üretim
üssü haline gelmistir. Sonuçta, hem nominal hem de reel göstergeler açısından Türkiye
gelismis ekonomilere hızlı bir yakınsama göstermistir.
Reform süreci Türkiye’ye iliskin refah göstergelerinde çarpıcı sonuçlar ortaya koymustur.
2002-2008 döneminde kisi basına gelir sabit fiyatlarla yıllık ortalama yüzde 4,6 oranında
büyümüstür. Bu dönemde Türk lirasının yabancı paralar karsısında değer kazanması
büyüme ve refah göstergelerine daha büyük boyutlu iyilesmeler olarak yansımıstır.
5
Nitekim, ABD doları bazında 2001 yılında 196 milyar olan milli gelir, 2008 yılında 731,1
milyar dolara; 3000 dolar olan kisi basına milli gelir de 10300 dolara çıkmıstır. Bu
dönemde Türkiye dünyadaki 17. büyük ekonomi konumuna gelmis, Polonya ve Güney
Afrika gibi birçok yükselen piyasa ekonomisinin önünde yer almıstır. Satınalma Gücü
Paritesine göre kisi basına gelir 2001 yılında 27 Avrupa Birliği ülkesine ait ortalamanın
yüzde 37’si düzeyinde bulunurken, yedi yıl içinde yüzde 46’sına yükselmistir. Bununla
birlikte önümüzde halen katedilecek önemli bir mesafe bulunduğunu belirtmek istiyorum.
Nitekim Đspanya, ve Yunanistan gibi ülkelere baktığımızda, bunların AB’ye tam üye
olduklarında az önce bahsettiğim oranın yüzde 70 civarında olduğunu görmekteyiz.
Portekiz, Macaristan, Polonya ve Slovakya gibi ülkelerde ise bu oran yüzde 55 civarında
gerçeklesmisti.
Reform sürecinin en önemli etkisinin, Türkiye ekonomisinin potansiyel büyüme
oranındaki artısta ve büyümenin kaynaklarında olduğunu düsünüyorum. Biraz önce
değindiğim bankamız bünyesinde yapılan çalısmanın bulgularına göre, 1987-2001
dönemine kıyasla, 2002 sonrasında potansiyel büyüme oranı yüzde 3,5’ten yüzde 5,3’e
çıkmıs, bu iyilesmede en önemli rol verimlilik alanında sağlanan gelismelere ait
olmustur. Nitekim çalısmaya göre, 2001 öncesinde ekonomideki toplam faktör verimliliği
yıllık artısı binde 2 gibi sınırlı bir düzeyde gerçeklesirken, izleyen dönemde bu rakam
yüzde 2,2’ye yükselmis ve büyüme oranının yüzde 30’luk bölümünü olusturmustur. Aynı
sekilde, 2001 öncesinde yıllık yüzde 2 olarak ölçülen isgücü verimliliği artısı, izleyen
dönemde yüzde 5,5’e yükselmistir.
Değerli Konuklar,
Türkiye ekonomisinin 2008 yılında baslayan ve etkileri devam etmekte olan küresel krize
verdiği tepkinin de 2000’li yıllarda uygulamaya koyulan yapısal dönüsüm politikalarının
kazanımlarını teyit ettiğini düsünüyorum. Nitekim, küresel krizle birlikte, bir çok ülkede
olduğu gibi Türkiye ekonomisinde de önemli bir daralma yasanmıstır. Ancak 2010
yılında Türkiye, krizin etkilerini hızla üzerinden atan ülkelerden biri olmustur. Bildiğiniz
gibi, 2010 yılının ilk 6 aylık döneminde milli gelir kriz öncesindeki düzeyine ulasmıstır.
2010 yılının bütünü dikkate alındığında, uluslararası kuruluslar ve çesitli piyasa
aktörlerinin Türkiye ekonomisinin büyüme oranına yönelik beklentileri ağırlıkla yüzde 6,7
6
dolayında bulunmakta, kimi durumda ise bu rakam yüzde 8’e kadar çıkabilmektedir. Bu
rakamlar açık bir sekilde, yapısal reform politikaları sonrasında Türkiye ekonomisinin
dıssal soklara karsı daha dayanıklı bir hale geldiğini, ekonomik yapının daha esnek ve
değisime uyum yeteneği daha güçlü bir nitelik kazandığını göstermektedir.
Daha esnek ve değisime uyum yeteneği güçlü ekonomik yapının önümüzdeki dönemde
Türkiye’nin verimlilik tabanlı bir gelisim göstermesi ve sürdürülebilir büyüme patikasına
ulasması açısından önem tasıdığını düsünüyorum. Bu düsünce elbette ki, Türkiye
ekonomisinin yapısal sorunlarının bulunmadığı anlamına gelmemektedir. Aksine, kayıt
dısılıktan insan gücünün donanımının artırılmasına, is gücü piyasasının
gelistirilmesinden firmaların yenilik faaliyetinin güçlendirilmesine kadar uzanan genis bir
yelpazede Türkiye ekonomisinde yapısal reform ihtiyacı devam etmektedir. Bu itibarla,
verimlilik artısının dinamik kılınması için yapısal reformlar yoluyla ekonomik yapıların ve
buna bağlı olarak ekonomik birimlerin davranıs biçimlerinin değismesi büyük önem azr
etmektedir. Bununla birlikte, bu değisimin bir kerelik veya sadece bir döneme özgü
kalmayarak, küresel ve yurt içi kosullara bağlı olarak süreklilik arz etmesi gerekmektedir.
Saygıdeğer Dinleyenler,
Konusmamın bu bölümünde kısaca fiyat istikrarı ile verimlilik arasındaki iliskiye
değinmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi fiyat istikrarı ile verimlilik arasında tek yönlü bir iliski söz konusu değildir.
Bundan ziyade, fiyat istikrarının verimlilik artısını beslediği, verimlilik artısının ise fiyat
istikrarının teminine önemli katkı sağladığı çift yönlü bir iliskiden veya daha uygun bir
deyimle bir “etkilesimden” bahsetmek daha doğru olacaktır.
Fiyat istikrarı, iktisadi ve sosyal göstergeleri farklı kanallardan olumlu etkilemektedir.
Đktisadi açıdan ele alındığında, fiyat istikrarının sağlanması, belirsizliğin azalması ile fiyat
mekanizmasının daha etkin çalısması anlamına gelmekte ve büyüme oranının
yükselmesine neden olmaktadır. Öncelikle, istikrarsızlık bir belirsizlik faktörü
olduğundan, risk priminin artmasına yol açmakta; artan risk primi ise firmaların iç ve dıs
finansman maliyetlerini artırarak yatırımı ve üretimi olumsuz etkilemektedir. Bu itibarla,
enflasyon firmaların yatırım ve diğer faaliyetleri üzerinde bir vergi olarak düsünülebilir.
7
Fiyat istikrarının sağlanamadığı durumlarda firmaların sermaye yapıları zayıflamakta,
artan risk primiyle birlikte firmaların mali sisteme erisimleri daha da güçlesmektedir. Bu
durumda, firmaların büyüme potansiyeli sınırlanmakta, üretim faaliyetlerinin bir bölümü
kayıt dısına yönelmeye baslamaktadır. Artan kayıt dısılık ise hem kamu finansman
yapısını bozarak enflasyonist beklentilerin daha da kötülesmesine neden olmakta, hem
de firmaların optimal ölçeğin altında faaliyet göstermelerine yol açarak verimli
çalısmalarını engellemektedir.
Diğer taraftan, yüksek enflasyon firmaların öngörü gücünü zayıflatarak, kaynak
dağılımını bozmaktadır. Enflasyonist ortamda firmalar kısa vadeli bir bakıs açısıyla
hareket etmeye baslamakta ve orta-uzun vadeli kaynak tahsisinin gerekli olduğu
verimlilik artırıcı faaliyetten uzak durmaktadır. Verimlilik artısının temel kaynağı olan
teknolojik yenilik faaliyetinin en belirgin özelliği, baslangıç asamasında bu faaliyetin
bilimsel ve ticari basarısının öngörülebilmesinin oldukça güç olmasıdır. Yeni ürün ve
üretim yöntemi gelistirmeyi amaçlayan Arastırma ve Gelistirme projelerinin 10 yıla kadar
uzanabilen bir zaman dilimini kapsayabileceği dikkate alındığında, enflasyonist
ortamlarda firmaların teknolojik yeniliklere kaynak ayırmasının ne denli güç olduğu açık
bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Firmaların bu faaliyete yeteri kadar kaynak ayırmadığı
durumda ise verimlilik artısı zayıflamakta, ekonomilerin yüksek oranlı sürdürülebilir
büyüme oranına ulasması mümkün olmamaktadır. Türkiye ekonomisindeki verimlilik ile
enflasyon oranı göstergeleri bir arada ele alındığında, söz konusu iliski net bir sekilde
gözlenebilmektedir. 1990’lı yıllardaki yüksek enflasyon ortamında verimlilik düzeyinde
önemli bir değisimin olmadığı, 2000’li yıllarda ise fiyat istikrarının sağlanmasındaki
basarıya paralel olarak verimlilik artısının güçlendiği görülmektedir. Bu kapsamda,
Merkez Bankamızın fiyat istikrarının tesisine yönelik politikalarının, ekonomideki güçlü
verimlilik artısına katkıda bulunduğunu düsünüyorum.
Fiyat istikrarının verimlilik için önemini özetledikten sonra, simdi de verimliliğin fiyat
istikrarı açısından önemine değinmek istiyorum.
Herhangi bir mal veya hizmeti ele alalım. Bu mal veya hizmetin fiyatını belirleyen iki ana
unsur vardır. Bunlardan birincisi kullanılan girdilerin maliyeti, ikincisi ise bu girdilerin ne
kadar verimli kullanıldığıdır. Üretim sürecine aktarılan yeni bir teknolojik gelisme veya
8
üretim sürecinin organizasyon ve yönetim boyutundaki bir iyilesme, bu malı veya hizmeti
üreten firmanın üretim miktarında artısa, üretim maliyetlerinde ise düsüse neden
olabilmektedir. Bu durum, tam rekabet kosulları altında, tüketicilere fiyatlarda bir azalma
olarak yansıyacaktır. Nitekim, 2000’li yıllardaki reform sürecini takiben firma, sektör ve
ekonomi çapında gerçeklesen verimlilik artıslarının kroniklesmis yüksek enflasyonun
kontrol altına alınmasında çok önemli bir rol oynadığını düsünüyorum.
Enflasyon ve verimlilik arasındaki ters yönlü iliskinin Türkiye ekonomisine has bir durum
olmadığını belirtmek isterim. Baska ülke örneklerinde de bu durum söz konusudur.
Örneğin Amerika Birlesik Devletleri’nde, enflasyonun yüksek olduğu 1970’li yıllarda
verimlilik düsük iken, enflasyonun düsük olduğu 1995-2003 arası dönemde verimlilik
yüksek düzeylerde seyretmistir. Enflasyon ile arasındaki bu güçlü iliskiden dolayı
verimlilik, Türkiye’de ve baska ülkelerde merkez bankalarının yakından takip ettiği ana
değiskenler arasında bulunmaktadır.
Değerli Katılımcılar,
Konusmamın son bölümünde, büyümenin sosyal ve ekonomik açılardan sürdürülebilir
olması konusundaki düsüncelerimi sizlerle paylasmak istiyorum.
Sanayilesme ve bilimsel gelismelerin sonucu olarak, son iki yüzyılda dünya ekonomisi
ve dünya nüfusu çok hızlı bir sekilde büyümüstür. Bu büyüme, toplumsal refaha katkıda
bulunurken, doğal kaynaklar ve çevre üzerinde önemli bir maliyet olusturmustur. Daha
yesil bir ekonomi, sadece Türkiye için değil tüm dünya ülkeleri için de yararlı ve
gereklidir. Bu durum, yesil ya da sürdürülebilir teknolojilere yatırım yapılmasını ve bu
teknolojilerin yaygınlastırılmasını zorunlu kılmaktadır. Bilindiği üzere, sürdürülebilir
teknolojiler, daha az enerji ve kaynak kullanmakta, doğal kaynakları tüketmemekte,
doğrudan ya da dolaylı olarak çevreyi kirletmemekte ve yenilenebilir nitelik tasımaktadır.
Bu nedenle, geleneksel teknolojileri sürdürülebilir teknolojilerle ikame ettiğimiz ölçüde,
insanlığın yeryüzü üzerindeki olumsuz etkisi de azalacaktır. Ancak, mevcut durumda
sürdürülebilir teknolojilerin daha pahalı olması nedeniyle, gerek ulusal gerekse
uluslararası düzeyde, kamu politikalarının sürdürülebilir teknolojileri destekleyecek
sekilde tasarlanması son derece önemlidir. Özellikle, giderek artan enerji talebi
9
geleneksel fosil enerji kaynakları yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini
artırmıstır. Zira kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil enerji kaynakları, bir yandan
tükenmekte, diğer yandan çevreyi kirleterek küresel ısınma gibi olumsuz iklim
değisikliklerine yol açmaktadır. Bilindiği gibi, enerji kaynakları bakımından ülkemiz büyük
ölçüde dısa bağımlıdır. Bu durum, enerji üretiminde ve kullanımında verimli olunmasını,
rüzgar, günes enerjisi, jeotermal enerji gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını
yaygınlastırmamızı gerekli kılmaktadr.
Bu noktada verimliliğin önemi bir kez daha karsımıza çıkmaktadır. Öngörülebilir
gelecekte tüketim artıslarının yavaslaması beklenmediğine göre, doğal kaynakların daha
etkin kullanımına olanak verecek verimlilik artıslarının hızlandırılması kaçınılmaz
olmaktadır.
Büyümenin sürdürülebilir olması için sosyo-ekonomik dengelerin de gözetilmesi
gerekmektedir. Bazı akademik çalısmaların sonucuna göre, son iki yüzyılda dünya
ekonomisinde yasanan gelismeler ortalama insanın refahını artırmıs olmakla beraber,
bölgesel ve uluslararası refah dağılımına olumsuz yönde etkilerde de bulunmustur. 21.
yüzyılın basında, issizlik en gelismis ülkelerde bile önemli bir sorun olmaya devam
etmektedir. Daha da önemlisi, yoksulluk halen ciddi bir sorun olarak çözüm
beklemektedir. Ekonomik büyümenin meyvelerinin daha adil ve dengeli bir sekilde
paylasılmaması durumunda, bölgesel ve uluslararası gerginliklerin artarak dünyamızı ve
insan neslinin geleceğini tehdit edecek duruma gelmesi çok da uzak bir ihtimal değildir.
Bu itibarla, ülkelerin yüksek ve sürdürülebilir büyüme oranlarını yakalamasına katkıda
bulunacak girisimlere özel bir önem verilmesi gerektiğini düsünüyorum.
Değerli Katılımcılar,
Sonuç olarak, yüksek oranlı ekonomik büyüme geçtiğimiz yüzyılda olduğu gibi bu
yüzyılda da birey ve toplumların refahının artırılması bakımından önemini korumaktadır.
Politika yapıcıların, baska ülkelerin deneyimlerini ve bu konuda yapılmıs olan
çalısmaların bulgularını dikkate alarak, büyümenin en dinamik unsuru olan verimlilik
artısının güçlendirmesine daha fazla odaklanmaları gerekmektedir. Öte yandan,
unutmamak gerekir ki, büyümenin hızlı olması kadar sürdürülebilir olması da büyük
10
önem tasımaktadır. Bu anlamda büyüme, toplumsal ve çevresel hassasiyete ve
sorumluluğa sahip olan bir yapıda olmalıdır. Toplumsal ve çevresel sorunların nadiren
ülke sınırları içerisinde kaldığının bilinciyle, günümüze ait sorunlar ve geleceğe yönelik
stratejiler devletler ve uluslararası kuruluslar seviyesinde ele alınmalı, ortak geleceğimiz
için ortak bir çaba içinde olunmalıdır.
Dikkat ederseniz verimlilik ve potansiyel büyüme hızını etkileyen unsurlardan
bahsederken döviz kuru konusuna değinmedim. Zira yapılan arastırmalar ve ülke
deneyimleri göstermistir ki bir ülkenin para biriminin değeri, tüm iktisadi değiskenlerinin
bir sonucudur. Döviz kuru elbette dikkate alınması gereken, iktisadi değiskenler üzerinde
etkisi olan bir unsurdur. Kısa vadede döviz kurunun değeri, para ve maliye politikaları ile
uluslara arası sermaye hareketlerinin, beklentilerin, hatta siyasi gelismeler ile güncel
konuların etkisinde belirlenir. Ancak orta ve uzun vadede para biriminin değerini
belirleyen en önemli etken o ülkenin iktisadi performansıdır. Bu performansın en önemli
belirleyicisi ise verimlilik artısıdır. Verimlilik artısı aynı zamanda bir toplumun refahının
kalıcı olarak artmasını sağlayan tek değiskendir.
Geçmiste olduğu gibi önümüzdeki dönemde de, ülkelerin ayrıstırıcı özelliklerinin basında
ekonomik ve sosyal reformlar yoluyla ekonomik faaliyetin verimli bir sekilde yapılmasına
imkan sağlayacak dönüsümlerin yapılması gelecektir. Söz konusu reformları hayata
geçirmek güç ve zaman alıcıdır. Bu reformların etkilerinin hissedilmesi de yavas ve
kademeli olmaktadır. Ancak, kalıcı bir refah artısı sağlamanın da tek yolu budur. Faiz ve
kur politikalarının ön plana çıkarılması, sürdürülebilir ve yüksek büyüme için ön sart olan
yapısal reformların gölgede kalmasına neden olmaktadır.
Konusmamı burada sonlandırırken, siz kıymetli katılımcılara saygılarımı sunar ve bu
organizasyonun düzenlemesinde emeği bulunan herkese bir kez daha tesekkür ederim.

1 Kasım 2010 Pazartesi

ODTÜ Bilgisayar Toluluğu (Toplantı + Konferans)


ODTÜ Bilgisayar Topluluğu olarak bu Çarşamba Saat 18.00'da Girişimcilik Semineri düzenliyoruz. Seminere konuşmacı olarak Udemy'nin CEO'su Eren Bali konuk olacaktır. Katılmak isteyen herkesi BMB1 amfisine bekliyoruz


ODTÜ Bilgisayar Topluluğu'nun haftalık toplantıları başladı. Her hafta

Pazartesi Günleri -> Özgir Yazılım ve Oyun Çalışma Grubu
Salı Günleri -> Web Tasarım ve Mobil Uygulamaları Çalışma Grubu
Çarşamba Günleri -> Haftalık Genel Toplantı
Perşembe Günleri -> Grafik Tasarım ve Animasyon Çalışma Grubu
Cuma Günleri -> Yerelleştirme Çalışma Grubu

toplantıları olacaktır. Yalnızca bu hafta, haftalık toplantımız cumaya alınmıştır. Toplantılarımızı daha düzenli takip edebilmek için takvimimizi kullanabilirsiniz.

http://cclub.metu.edu.tr/takvim.php

1 Ekim 2010 Cuma

Proje Logo Çalışmaları (konutkredileri.com.tr)










Proje Çalışmalarım (CorelDraw12)

CorelDraw 12

AFİŞ TASARIMIM





AKILLI FULLUK



AMBLEM,LOGO TASARIMLARIM





















KEMENT ÇALIŞMASI


GERÇEK FULULUĞU AYARLA


GRAVÜR VE GRENLİ KAĞIT


KAMERA DAĞILIM



KARALAMA TABLOSU



KLONLAMA ÇALIŞMASI


KÜBİST ÇALIŞMASI



EĞRİ ÇİZGİ İLE KAFA OLUŞTURUP RESME OTURTMA



PERSPEKTİF, YUMUŞATMA



RENKSİZ YÜZ YAPIŞTIRMA



SİS ÇALIŞMASI



SULUBOYA ÇALIŞMASI



TEMEL ŞEKİLLER ÇALIŞMASI



TEXT ÇALIŞMASI



TEN RENGİNİ DEĞİŞTİRME



ÜÇ BOYUTSUZ



VİNYET KARE ÇALIŞMASI



YAĞLIBOYA ÇALIŞMASI



ŞEFAFLIK GEÇİŞİ 3'LÜ RESİM ÇALIŞMA



ŞEFAF GEÇİŞ ÇALIŞMASI



KARTVİZİT TASARIMLARIM








DERGİ KAPAK TASARIMIM




Çalışmaları hazırlayan: Burcu Nermin ÖZHAN